Seray Şahinler – Arp sanatkarı, bestekar ve eğitmen Hoş Pancaroğlu ile bestekar ve sanatçı Bora Uymaz’ın birlikte hazırladığı beşere ve kainata dair bir müzik projesi olan “Sarı Çiçek”, Anadolu halk ve tasavvuf kültürünün en kıymetli isimlerinden Yunus Emre’yi yad ediyor… UNESCO tarafından ilan edilen Yunus Emre yılına özel hazırlanan “Sarı Çiçek”, Yunus Emre’nin en çok bilinen dizelerinden ilham alarak, onun ideolojisi doğrultusunda bugüne sesleniyor. “Başka Bir Dünya Mümkün” temasıyla düzenlenen 49. İstanbul Müzik Festivali’nde dinleyiciyle buluşacak projeyi Tatlı Pancaroğlu’yla konuştuk…

“Sarı Çiçek”, Yunus Emre yılındaki  en heyecan verici projelerden… Tohumları nasıl atıldı?

Şenliğin teması “Başka Bir Dünya Mümkün” olarak açıklandığında şimdi pandemiyle tanışmamıştık; lakin, dünyamızı tehdit eden iklim değişikliğine bağlı afetler, bitmek bilmeyen savaşlar, dev dalgalar halinde yerlerinden edilen beşerler üzere büyük sıkıntılar her gün gözümüzün önünde oluyordu. İşte bu tema bana çok değişik geldi. Bilhassa 2013’ten bu yana farklı cinslerde yaptığımız çalışmalarda kıymetli bir yeri olan tasavvuf müziği geleneği içinde esaslı ve çarpıcı bir halde ele alınabileceğini hissederek mevzuyu Bora Uymaz ile paylaştım. “Sarı Çiçek” ismini verdik bu çalışmaya. Yunus Emre’nin daha evvelden bestelenmiş bu şiiri bize ışık tutuyor zira. Bu şefkat, aşk, diğer bir dünyanın kapısını aralamak için elimizdeki yegâne ve çok güçlü bir anahtar adeta.

Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü olması sebebiyle UNESCO tarafından anma ve yıldönümleri ortasına alındı. O noktada projemizin yüzünü büsbütün Yunus Emre’ye çevirdik ve Konya’da bilgili bir dost, Ali Bektaş ile istişare ederek bu devasa kaynaktan bestelemek üzere yeni bir seçki oluşturduk.

Sizin “Sarı Çiçek”iniz nasıl pekala? Biraz da yapıta değinmek isterim…

Bir öteki dünyayı düşünürken beşere ve kozmosa dair temalara değinen bir şiir seçksini farklı formlarda besteledik. İlahi, müzik, türkü ve fantezi  formlarının yanı sıra, “bilmece”, “gülmece”, “hikmet” üzere yeni isimler verdiğimiz stiller ortaya çıktı. Bir çeşitlilik içeren lakin birebir vakitte bütünlüklü bir atmosfer yaratmayı dilek ettik. Biraz da kelamların içindeki müziği duymaya ve duyurmaya uğraş ettik, zira bildiğiniz üzere şiir de bir müzik. Konser bir saz yapıtı ile başlıyor. Kelamlı eserler farklı enstrümanların taksimleriyle birbirlerine bağlanıyor. Besteler Bora Uymaz ve bana ilişkin. Konserde mandallı arp ve pedallı arp çalacağım. Topluluğumuzda yer alan öteki müzisyenler ve çalgıları ise şöyle: Murat Bağdatlı (ud), Tolga Akşit (klarnet), Ozan Pars (perküsyon).

Yunus Emre’nin mirasından nasıl etkilendiniz bu projeyi hazırlarken?

Yunus Emre’yi Anadolu tasavvufunun en müstesna figürü olarak kabul ediyoruz. Birlik, barış, kardeşlik ve tabiat sevgisini kendine has diliyle  seslendirmiş. Dünyaya ve varlığa, beşere ve ötesine “birlik” ile bakmış.  Yaşadığımız bu vakitte “birlik” üzerine düşünmek kaçınılmaz zira insanlık ve onunla bir arada gezegenimiz büyük tehditlerle karşı karşıya. Niye? Zira bizler “birlik” ile değil modüllerle ilgilenmişiz. Anadolu’da yeşeren ve mayalanmış, bize çok yakın duran bu irfana kulak verdiğimizde bam telinden vuruyor aktüel problemlerin. Yaşadığımız felaketleri doğal afet olarak tanımlarken, insan eliyle tahrip ettiğimiz tabiatın ve soluduğumuz havanın bize getirdiği yangınlardan, sellerden doğayı değil kendimizi sorumlu tutmamızı öğretiyor örneğin bu birlik. Yunus Emre’nin kelamları takip ettiğimizde bir hazine bekliyor bizi, hasebiyle dönüp bakalım. Ona nazaran, bir seyahat halinde aslında kainattaki her şey. Vakitten vakte, yerden yere yollar var; geçmişle bugün bir, bugünle gelecek bir. Yerle gök aşk içinde bakıyor birbirine.

Müziğin lisanıyla tanıtacağız

Yunus Emre Yılı’nda bu projeyi daha değerli ve manalı kılan nedir?

Yunus Emre’yi hem ülkemizde gençlerimize, insanımıza hem de ülke sonları ötesinde müzik lisanıyla tanıtmayı vazife biliyoruz. Bu yıl özel bir imkân sunuyor hepimize. Konserin ardından “Sarı Çiçek” çalışmamızı bir albüm formatında kayda alıp yayınlamayı da istek ediyoruz bu hususta gerekli dayanak bulabilirsek.

Hasan Saltık’a ithaf edildi

Son olarak, bu yapıtı Hasan Saltık’a ithaf ettiniz…

Hasan Saltık’ın alanımıza hizmeti çok büyük. Merhum, 2000 yılından itibaren Kalan Müzik sayesinde Türkiye’nin her yerinde özel bir dinleyiciye ulaşmamı sağladı çalışmalarımı yayınlayarak. Devam eden süreçte Bora Uymaz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz “Cafe Tango”, “Eternal Love” ve “Ab-ı Hayat” albümlerimiz de Kalan’dan yayınlandı. Anadolu müziklerine bu seviyede sahip çıkmış tek kişi olarak Anadolu irfanının merkezde olduğu bu konseri, kendisine duyduğumuz vefanın bir sözü olarak anısına ithaf etmek istedik.