Giresun Üniversitesi Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda düzenlenen ÜNİ-DOKAP Toplantısı’nda konuşan Özvar, üniversite birliklerinin, yükseköğretim kurumlarının misyonları çerçevesinde güçlerini birleştiren değerli oluşumlar olduğunu söyledi.

Özvar, bu oluşumların, iş birliği ve başarılı uygulama örneklerinin paylaşımı yoluyla üyelerinin eğitim öğretim kalitesini ve araştırma kapasitelerini artırmakla kalmadığını, birebir vakitte ulusal ve milletlerarası rekabette başarılı olabilmeleri için eşsiz fırsatlar sunduğunu kaydetti.

Doğu Karadeniz Projesi’nin (DOKAP) değerini vurgulayan Özvar, bu proje içerisinde üniversitelerin üstleneceği rollerin bölgenin kalkınmasına direkt değerli katkı sağlayacağına inandığını belirtti.

YÖK olarak yükseköğretimin eğitim, öğretim, araştırma ve topluma hizmeti kapsayan tüm süreçlerde, kalite, çeşitlilik, farklılık içeren bölgesel gelişme odaklı bir planlama anlayışını ve yaklaşımını önemsediklerini lisana getiren Özvar, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Yapısal değişim niteliğindeki en değerli teşebbüslerimizden birisi olan üniversitelerimizin misyon farklılaşması odaklı ihtisaslaşmasına yönelik çalışmalarımızı da bu kapsamda kıymetlendiriyor ve bu alandaki faaliyetlerimizi üniversitelerimiz ve tüm paydaşlarımızla birlikte bundan sonra da güçlendirerek devam ettirmeyi düşünüyoruz. Bu mevzudaki azimli duruşumuzu ve kararlılığımızı da sizlerle paylaşmak isterim.”

Özvar, bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma programı kapsamında mevcutlara 7 üniversiteyi dahil ederek 22 üniversiteye bölgesel kalkınma odaklı misyon yüklediklerini anlatarak, “Yükseköğretim Heyetinin yeni vizyonuna nazaran, üniversitelerin istihdama sağlayacağı katkı Başkanlığımızın izleyeceği kıymetli performans kriterlerinden birisi olacaktır. Ulusal ve memleketler arası iş gücü piyasasını takip eden ve kendi mezunlarının istihdamını izleyen bir üniversite idare anlayışının hakim kılınmasını önceleyeceğimizi buradan bir kere daha tabir etmek isterim.” diye konuştu.

“Burada istihdama katkı sağlamaktan kastımız, üniversitelerin elbette mezunlarına iş bulması manasına gelmemektedir.” tabirlerini kullanan Özvar, “Üniversitelerin istihdama katkısı yetiştirdiği öğrencilere daha fazla bilgi, daha fazla maharet, daha fazla yetkinlik kazandırmak suretiyle iş gücü piyasalarında mezunlarına bir rekabet üstünlüğü yahut gücü kazandırmaktır. İstihdama katkıdan anladığımız, üniversitelerimizin istihdama katkısından anladığımız şey, mezunlarına öncelikle bu nitelikleri elbette kazandırmaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Özvar, üniversitelerin üzerine düşenin, Türkiye’deki iş gücü piyasalarına yalnızca beşeri sermayenin niteliğini artırmak suretiyle katkıda bulunmak değil tıpkı vakitte iş gücü piyasalarını genişletecek araştırma geliştirme yahut yüksek teknoloji eserlerinin ortaya çıkmasına vesile olacak çalışmaları da sağlamak olduğuna işaret etti.

Üretimde çeşitliliği sağlamak suretiyle de üniversitelerin bu bakımdan ilgili piyasalara katkıda bulunabileceğini belirten Özvar, şunları kaydetti:

“Bunun yanı sıra iş gücünü zenginleştirecek, iş gücü niteliğini artıracak da çok kıymetli çalışmalar yaptığımızı, önümüzdeki birkaç hafta içerisinde de bu bahiste aldığımız, yerine getireceğimiz mevzuat çalışmalarının bitmek üzere olduğunu da buradan sizlerle paylaşmak isteriz. İnşallah niteliğini formel eğitim süreciyle ispat edemeyen iş gücü sahiplerinin en formel elde ettikleri nitelikleri belgelendirebilecekleri bir sistemin de bugünden muştusunu, haberini sizlerle paylaşmak isterim.”

Özvar, Yükseköğretim Konseyi olarak gelecek yıllarda yükseköğretim alanının yalnızca Türkiye’de değil tüm dünyada genişlemeye devam edeceğini öngördüklerini lisana getirerek, Türkiye Cumhuriyeti ve yükseköğretimden sorumlu tüm konsey ve kurumlar olarak tüm kesitlerin şimdiden önlem alması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’de yükseköğretim kurumları tarihine bakıldığında bu gelişmenin de yakından görüldüğünü aktaran Özvar, 1923 ile 1973 yılları ortasında 12 üniversite kurulduğunu söyledi.

Özvar, 1923’ten 2021 yılına kadar üniversite sayısının 18-19 kat artarak 207’ye çıktığına işaret ederek, Türkiye’nin demografik büyümesi ile iktisadi gelişmesine paralel olarak yükseköğretim kurumlarının da gelişme kaydettiğini, bunun kıymet taşıdığını lisana getirdi.

Yükseköğretimde Cumhuriyet tarihi boyunca iki değerli periyot olduğunu anlatan Özvar, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Biri 1950’lerin ortalarındaki büyük kentlerin dışına taşan kurumlarımız, başkasıysa 2000’li yılların ortasında öbür vilayetlere açılan üniversitelerimiz. Bu 207 faal üniversitemiz önümüzdeki yıllarda bölgesel kalkınma gayelerine ulaşmak bakımından kıymetli roller oynamakla kalmayacaklar, tahminen en az onun kadar bölgeler ortası iktisadi eşitsizliklerin gelişme farklılıklarının da büyük ölçüde giderilmesinde kıymetli roller oynayacaklardır. Ben üniversitelere biraz vakit verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeni kurulan üniversitelerimizin biraz serpilebilmesi, biraz olgunlaşabilmesi, kendilerini ispat edecek bir vaktin verilmesi konusunda buradan saygıdeğer konuklara bir ileti vermek istedim. Üniversitelerimize gerekli vakit tanındığında göreceksiniz önümüzdeki yıllarda ülkemize olağanüstü kıymetli hizmetler sunacaktır diye düşünüyorum.”