PEMBENAR ÖZEL

– Corona virüsten koruyacak mucizevi bir bitki, inanılmaz tesirli bir destek ya da sistem beklentisindeyiz. Bu türlü bir şey yok ve ne yazık ki olmayacak. Bizi rastgele bir enfeksiyon hastalığından koruyan yegane ve en tesirli şey kendi bağışıklık sistemimizdir.

– Bedenimiz doğal besinleri işlemek ve güce dönüştürmek üzere programlanmıştır. Ambalajlı eserleri, işlenmiş besinleri, endüstriyel olarak yetiştirilen hayvan etlerini değil, doğal besinleri tabiatta bulundukları hali ile tüketmek, bedenimiz için en sağlıklı olandır.

– Soğuk sıkım zeytinyağı çok yararlıdır ancak zeytini zeytin hali ile tüketmek daha yararlıdır. İşlenmiş besinler, katkı unsurlu eserler ve endüstriyel olarak yetiştirilmiş hayvan etleri ve hayvansal eserler, beden tarafından yabancı bir unsur olarak algılanıp bedende bir savaş ortamı oluşturur.

– Bağışıklık hücrelerimizin asıl vazifesi dışarıdan gelecek bakteri ve virüslerle gayret etmektir. Lakin bu hücreler yıllar boyunca beslenme ismi altında bedene alınan lakin yabancı gördüğü bu besinler ile çaba etmekten öylesine yorgun düşer ki asıl vazifesi olan bedeni virüs ve bakterilere karşı müdafaa misyonunu tam olarak yerine getiremez.

Hatta bazen çok fazla ikaz nedeniyle başı karışan immün sistem hücreleri, molekül yapısı olarak ziyanlı gördüğü besine benzeyen kendi hücrelerine de saldırır ki buradan Haşimato tiroditi, MS vs. üzere çeşitli otoimmün hastalıklar meydana gelir.

– Zerzevat ve meyvelerin sarılardan morlara uzanan renk çeşitliliği aslında kendilerini virüs ve bakterilerden korumak için sentezlediği fitokimyasallardan gelmektedir.

Hasebiyle zerzevat ve meyve yüklü beslenirse bu fitokimyasallar sayesinde kendimizi virüs ve bakterilerden korumuş oluruz.

– Şeker, hücresel bir toksindir ve bağışıklık sistemini zayıflatır.

– Temelde beslenmemiz zerzevat yüklü olmalıdır. Sızma zeytinyağı, tereyağı, sade yağ üzere sağlıklı yağlarla zenginleştirilmiş, deniz balıkları, özgür gezen ve doğal beslenen hayvan etlerinin, doğal yumurtanın protein kaynağı olarak bulunduğu, baharatların şifasından sıkça faydalanılan bir beslenme sistemine geçmeliyiz.

– D vitamini dünya üzerinde eksikliği en sık görülen vitamindir. Halbuki bu vitamin corona virüs enfeksiyonunda hayati bir değere sahiptir. D vitamini düşük olanlarda corona virüsün 10 kat daha ölümcül olduğu tespit edilmiştir.

Doruktan tırnağa her hücremizi ilgilendiren D vitamini düşükse kesinlikle yerine konulmalıdır.

Sonrasında her 10 kilo başına 1 damla olacak formda K2 vitamini ile kombine bir formda kullanmaya devam edilmelidir.

– Melatonin gece uykuda salgılanan bir hormondur. Birebir vakitte corona virüsten korunmada takviye olarak kullanılan bir moleküldür. Yaşla bir arada melatonin üretimi azalmaktadır.

Çocukların corona virüse yakalanmama ya da hafif geçirmelerinin sebepleri ortasında yüksek melatonin düzeyine sahip olmaları sayılıyor. Bu sebeple uykunuzdan asla feragat etmeyin.

Saat 23.00 ya da en geç 00.00’da uykuya geçmek ve günde 7-8 saat uyku, melatonin salgısının sistemli ve kâfi olması açısından epeyce değerlidir. Yeniden de uyku bozukluğu ya da gece çalışma üzere bir durum varsa doktora danışarak melatonin spreyleri ile yerine konulabilir.

– Uyku, bedenimizde tamir ve yenileme süreçlerinin yapıldığı bedelli bir vakit dilimidir. Bu sebeple uykudan 4 saat evvel yemeğe son vererek bedeni bu kıymetli vakit diliminde sindirimle meşgul etmemeye itina göstermeliyiz.

– Zannedilenin bilakis sindirim, beden için epeyce uzun, meşakkatli ve güç gerektiren bir süreçler serisidir. Kimi özel hastalıklar dışında daima atıştırma halinde olmak beden açısından zorlayıcıdır.

Sabah kahvaltı sonrası ortada atıştırma yapmadan 18.00’den evvel yenen bir akşam yemeği, en ülkü beslenme sistemidir. Akşam yemeğinden sonra yemeğe devam etmek, gün içerisinde orta ara atıştırmak, pankreasa daima insülin salgılattığından bedenimiz için epeyce ziyanlıdır.