Deneyimli teknik yönetici İsmail Kartal Fanatik Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. Harika Lig’in MR’ını çeken Kartal “Türkiye’deki bütün maçları izliyoruz. En çok koşan, en çok yüksek şiddetli koşu yapan, en çok sprint atan, en çok pas yapan ekipler. Hangi grup hangi sistemle oynuyor? Bu sistem ile neleri başarıyor, nerede zorlanıyor. Biliyoruz!” sözünü kullandı.

“Şu an bir kulüpte çalışmıyoruz lakin boş durmuyoruz elbette. Takımımla birlikte Türkiye’deki bütün maçları izliyoruz. İki haftada bir toplanıyoruz. Bana sunum yapıyorlar. Bugün Türkiye’de en çok koşan, en çok yüksek şiddetli koşu yapan, en çok sprint atan, en çok pas yapan gruplar… Hangi ekip hangi sistemle oynuyor? Bu sistem ile neleri başarıyor, nerede zorlanıyor. Avrupa Kupaları maçlarını inceliyoruz. Koşu aralıklarına bakıyoruz. Avrupa’daki liglerin, Ulusal kadroların aralıklarını inceliyoruz, karşılaştırıyoruz. Türkiye’de her grubun MR’ı var bizde. Hangi maçta ne koşmuşlar, kaç pas yapmışlar, kaç şut atmışlar, kaç orta açmışlar, kaç duran top kullanmışlar? Kişisel olarak da oyuncular ne yapmış, kaçta girmiş, kaçta çıkmış, kaç orta yapmış, kaç top kazanmış, ne kadar koşmuş? Hepsi elimizde!”

Sprintte Altay birinci

“Araştırıyoruz, çalışıyoruz, nerede bir şeyleri değiştirip üstüne koyabiliriz, nasıl bu ekibin kapasitesini artırabiliriz, bakıyoruz. Şu an hangi grupta nerede eksik var, bende raporları mevcut. En iyi bilgilere sahip olan ekipler oldukça farklı… Mesela toplam koşu uzaklığında Başakşehir önde; gerisinde Kasımpaşa, Fenerbahçe , Altay, Giresun var. Yüksek şiddetli koşuda Kasımpaşa 1.,Giresun, Başakşehir,Altay ve Hatay takipçisi. Toplam sprint koşu aralığında ise sıralama şöyle: Altay, Fenerbahçe, Galatasaray , Hatay, Kayseri. Lakin puan cetveline bakıyorsun, bir şeyler aksi gidiyor. Zira topu fazla tutamıyorlar, bitiricilikte ve ikili çabada zayıflar. Yalnızca bir şeyi iyi yapmak yetmiyor futbolda. Artık biraz geriye gideceğim. Aykut Kocaman hoca ile çalıştığımız günler. Gündemimiz şu: “Avrupalılar ile gayret edemiyoruz, ne yapmalıyız?” Fenerbahçe’de imkânımız var. Evet o kulüpler en kaliteli oyuncuları alıyorlar aslında. Ancak onların da iki eli, iki bacağı, iki gözü var. Karar verdik; Onlardan daha çok koşmalıyız ki, dezavantajlarımızı yok edelim. En azından fizik olarak baş başa çaba etmeliydik.”

2010’da drone’la idman

“Yanıma Alper ve Turgay’ı da alarak Almanya’ya, İspanya’ya, Fransa’ya, İtalya’ya gittik. Dortmund idmanlarını izledik. Alman Ulusal Grubu’nun Hollanda maçı öncesinde; Amerikalı kondisyonerleri bize sunum yaptı. Onlar kendi çalışmalarını, biz de bizimkileri anlattık. İdmanlarımızı, mesafelerimizi, nabız aralıklarını, kamp tarihlerini, laktak testlerini, tüm dönem planlamamızı konuştuk. İstanbul’a döndüğümüzde ‘drone’lar aldık. 2010 yılından bahsediyorum. Drone’lar ile idmanları oyunculara izlettik. Daha da ileriye gittik; kodladık oyuncuları. Sahanın kenarında bilgisayar başında duruyor ve Aykut hocanın kulağına, “8 numaranın arası düştü. Hızlanmalı, tempoyu artırmalı. 5 numara sprint atmalı” ihtarları yapıyorduk. İdmanlarda bile oyuncuları yönlendiriyorduk artık.”

122 kilometrelik rekor…

“Bir müddet sonra Mönchengladbach maçına gittik. 4-2 yendik. 122 kilometre koştuk o gün, rekor kırdık. O dönem Yarı Final’e çıktık, final oynayacaktık. Buradaki Benfica maçında penaltı kaçırdık, 3-4 topumuz direkten döndü. Üstelik deplasmana giderken çok sakat ve cezalımız vardı. 3-1 kaybettik. O dönem finale çıksaydık, Chelsea’yi yener kupayı alırdık. O günlerde koşu uzaklıkları konusunda olumsuz görüşler çoktu, “Bunlar futbolcu, atlet değil” deniyordu. Sonrasında bütün spor programları bu tabloları yayınlamaya başladı. Almanya’dan 400 sayfalık raporla dönmüştük. “Hızı nasıl geliştiriyorsunuz?” sorusuna aldığımız yanıt, çok kıymetliydi. Bu raporun sonrasında aralar, GPS’ler, drone’lar kuruldu. Aziz Lider da projeye çok dayanak verdi. Hala Samandıra’da çok hoş bir AR-GE var. Fenerbahçe’ye hangi teknik yönetici gelirse gelsin, o sistem orada çalışmaya ve takviye olmaya devam ediyor. Zira o sistemi çalıştıran profesyonellerin hepsi orada. Bizim kurduğumuz sistemin devam ediyor olması memnunluk verici.”

Şampiyonluk nasıl kaçtı?

“Ersun Yanal ayrıldı, Fenerbahçe’de teknik yönetici oldum. Çalıştığım en olgun, en hazır kadro Fenerbahçe’deydi. Öteki kulüplerde daima yeni kadrolar kuruyorduk. Fenerbahçe’de son 25 yılın bütün istatistiki rekorlarını kırdık, hâlâ kırılamadı o rekorlar. Devreyi başkan bitirdik, ikinci yarıda tüm derbileri Kadıköy’de oynayacaktık. Devrede Başkan’dan iki oyuncu istedik. Ama mali şartlarımız uygun değildi ve alamadık. Üzerine bir de Rize yolunda akına uğradık. Kimi yabancılar geldi, “Hiçbir şey ailemizden değerli değil” dedi. 10 gün müsaade verdik, ülkelerine gittiler. Grubun performansı düştü. Buna karşın 74 puan topladık. 1 sene evvel Ersun hoca 74 puanla, 10 puan fark atarak şampiyon olmuştu. Biz olamadık. Gittiğim kulüplerde daima sıfırdan ekip kurdum, zorluklarla çaba ederek kendimi ispat etmeye çalıştım. Olgun bir takımla neler yapabileceğimizi de Fenerbahçe’de kanıtladık.”

Milletlerarası 11’i (SİSTEM:4-2-3-1)

Neuer (Bayern Münih)

Arnold (Liverpool)

van Dijk (Liverpool)

Laporte (M.C ity)

Davies (Bayern Münih)

Busquets (Barcelona)

Kante (Chelsea)

Messi (PSG)

Neymar (PSG)

Mbappe (PSG)

Lukaku (Chelsea)

3 İSİM 3 YORUM

İyi bir Mesut kesinlikle alanda olur

İdmanlarını bilmiyorum. Fakat iyi bir Mesut, bu grupta her vakit oynar, oynamalıdır da. Evvel sakatlandı, sonra hastalandı. Bu nedenlerle de tam olarak ritmini bulamadı. Hocanın sistemiyle de alâkalı bir durum bu. Lakin Mesut ritmini bulursa, yeri kesinlikle saha olmalı.

Altay’a büyük kaleci olacağını söyledim

Ankaragücü’nde çalışırken; Altay Bayındır 4. kalecimizdi. Fiziği çok yeterliydi, çalışmayı da çok seviyordu. Ona, “Seni oynatacağım, moralini bozma. Her an hazır ol” dedim. Ekstra antrenmanlar verdik. Bir gün Korcan sakatlandı, Altay’ı oynattık ve maçı kazandık. Kupalarla bir arada 15-16 maç oynattım Altay’ı. Lider bir gün sohbet ederken, Altay’ı neden oynattığımı sordu. “Korcan bu grubun ağabeyi. Bu çocuğun da oynaması lazım. Bizim için bir bedel olur. Biz bu çocuğu kazanırsak, kulüp de kazanır” dedim. O günlerde Başakşehir, Erzurum istedi; “Vermeyin, büyük kaleci olacak” dedim. Artık Fenerbahçe’de ve A Ulusal Grup’ta. Birçok oyuncum var bu halde. Mesela Ömer Ali Şahiner’i çocuk yaşta ben oynattım Konya’da. Abdülkerim de o denli.

Serdar Türkiye’nin ümitlerini sürdürdü

O girdikten sonra yüksek toplarda tesirli olduk. Top tuttu, bloklar ortası ilişkileri yapan oyuncu oldu. Tek dezavantajı, suratı. Süratli değil fakat kuvvetli. Burak ileride yalnız kalmıştı. 2., 3. santrforla tesirli olduk, goller geldi. Bilhassa Cengiz çok tesirliydi. Burak geçtiğimiz maçlara nazaran uygundu. Zeki, Berat, Çağlar çok zorladı. Hakan Çalhanoğlu’nun daha fazla performans ortaya koyması lazım. Bilhassa son 2 maçta silik kaldı.

Kaliteli yabancı başım üstüne!

Türkiye’ye yabancı hoca gelsin. El elden üstündür. Gelip bir futbol kültürü yaratacaksa, iz bırakacaksa ve bir kıssa yazacaksa, bizi muvaffakiyete götürecekse gelsin. Başımın üstünde yeri var. Fakat ülkemin kulüplerine hürmet gösterilmeli. Gelip denenmişler var. Mesleği zayıf, başarısı az. Bu olmamalı. Kalitelisi gelsin, rekabet edelim.

Oynatmayacak yabancıyı almayacaksın!

8 yabancı oynuyor, takımda 14’e müsaade var. Ye deklere 3 tane alabiliyorsun. Limit 11 ise neden başkalarını alıyoruz? Benim niyetim; yabancı 7-8 tane olsun, istediğini oynat. Kulübede tutma. Aşağıdan gelen oyuncunun önü bu türlü açılır. Evet; yabancılar, Türk Futbolu’na katkı sağlıyor. Ancak çok yabancı almak koşul değil. Daha kalitelisini, karakterlisini al. Kriter koyalım; Ulusallık, yaş vb. Tahminen daha fazla para harcanır ancak daha çok randıman alınır.

Hakikaten çok iyi bir takımım var

Müspet futbol oynatabilen, iyi uğraş eden, ekibi koşturabilen, ekip içi rekabeti artıran, futbolcuyu en hakikat biçimde kullanabilen, gruptaki atletik performansları azamî düzeye çekebilen bir grubum var. Sercan Terzioğlu ve Kemal Kurak yardımcı antrenörlerim. Kondisyonerimiz Cengiz Sirkan, analizcimiz Kerem Güneş, kaleci antrenörümüz ise Haluk Kaplan… Bu arkadaşlarım İngilizce, Almanca ve Fransızca’ya çok hakim. Takımımıza bir de Basın Danışmanı eklenecek ve 7 kişi olacağız.

Hatay, Altay ve Adana Demirspor

Ligimiz bu dönem hiç üzücü değil. 4 büyüklerin takımları, geçmiş yıllara oranla daha dolu. Daha istikrarlı sonuçlar alabiliyorlar. Anadolu’dan Hatay’ın bir oyun stratejisi var, güzeller. Altay bir çıkış yakaladı. Adana Demirspor bence inişli-çıkışlı devam eder. Fevkalade bir taraftar coşkusu var. Büyük meslekli oyuncular, o gün kendilerini maça fizikî ve zihinsel iyi hazırlanmışlarsa taraftarın coşkusu ile gelen ekibin canını yakabilirler.

Türkiye Ligi 11’i (SİSTEM:4-2-3-1)

Altay (Fenerbahçe)

Rosier ( Beşiktaş )

Vida (Beşiktaş)

Szalai (Fenerbahçe)

Uğur Çiftçi (Sivas)

Berat (Trabzonspor)

Hacıahmetoviç (Konya)

Ghezzal (Beşiktaş)

Bakasetas (Trabzon)

Gradel (Sivasspor)

Batsuhayi (Beşiktaş)

İSMAİL KARTAL’IN GÖZÜNDEN 4 BÜYÜKLER!

Galatasaray’ın geleceği parlak

Galatasaray şu an biraz geride. Bu dönem puan cetvelinde gerilerde ancak takımlarında çok genç oyuncular var. Bu sene bu türlü devam edebilirler, ancak önümüzdeki sene, elindeki yerli ve genç oyuncularla çok rahat edecekleri kesin. Şampiyon olurlar, olmazlar bilemem. Lakin geleceğe dönük, çok iyi yatırımları olduğunu görebiliyoruz.

Fenerbahçe sonuna kadar yarışır

Pereira bu ligi tanıyor. Farklı bir sistem ile burada. Birtakım maçlarda oyun olarak çok fazla tatmin etmese de kazanmasını biliyor. Şu an lig önderi. İyi, alternatifli geniş bir takım var. 7-8 dönemdir Fenerbahçe’nin şampiyon olamamasından ötürü idarenin, taraftarın da kadroya harikulade dayanağı var. Bence Fenerbahçe, bu yarışın sonuna kadar içinde olur.

Beşiktaş için tek sorun: Trafik…

İyi takımdı, transferlerle daha da güçlendi. Beşiktaş ile ilgili tek soru işaretim şu: Çok ağır maç trafiği var. Bu trafiği nasıl atlatacaklar? Alternatifli takımla, bu ağır periyottan kayıpsız geçerlerse, Beşiktaş da sonuna kadar yarışta olur. Ancak bu periyotta istedikleri sonuçları alamazlarsa, ilerleyen haftalarda önemli kahırlar yaşayabilirler.

Trabzonspor’da her şey yolunda

Trabzonspor çok iyi gidiyor. Takımları sahiden iyi… Oyun planları iyi ve elbette hocaları çok iyi. Abdullah Avcı iyi bir teknik adam ve bu dönem iyi oyuncular aldılar. Kentle de bütünleştikleri ortada. Oynadıkları futbol da hoş. Bana nazaran Trabzonspor da bu yarışın içinde sonuna kadar varolacaktır.