Son dakika haberine nazaran, Ege ve Akdeniz’de tansiyon günbegün tırmanırken Türkiye, alandaki gücünü muhataplarına daima hatırlatıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri yalnızca son 1,5 ayda Ege ve Akdeniz’de 15 tatbikat/eğitim faaliyeti icra etti.

Fırkateynler, hücumbotlar, İHA-SİHA’lar, denizaltılar ve çıkarma gemilerinin yanısıra birçok askeri öge bölgede bayrak gösteriyor. SAT-SAS ve Amfibi Hamle timlerinin hazırlık düzeylerinin ölçüldüğü tatbikatlara Hava Kuvvetleri de eşlik ediyor.

Emekli Tümamiral Dr. Ali Deniz Kutluk’a nazaran, yaşananlar bir askeri hareketten çok öte manalar içeriyor. Türkiye’nin askeri varlığıyla vurucu gücünü gösterdiğini, “Burası benim çıkar alanım, yaklaşanı üzerim” bildirisi verdiğini söyleyen Kutluk, şunları söyledi:

“Doğu Akdeniz dediğimiz Kıbrıs etrafında, gerek Rodos doğusunda, Girit güneyinde hatta batısında Türkiye son 3 aydır ağır tatbikatlar yapıyor. Askeri gücünün oralara erişilebilir olduğunu muhataplarına bir manada gösteriyor.

Bunların kimileri planlı faaliyetler, kimileri yabancılarla geçiş tatbikatıdır (PASEX). Yunan’ın Fransa ile yaptığı PASEX bunun ötesinde bir şey değil. ABD ile de yaptı. Akabinde tıpkı gemi ile bizimle de yapıldı.

Olağanda gemiler A noktasından B noktasına giderken yoldaki müttefiklerle bu türlü tatbikatlar yaparak kendileri için maliyetli olan notamlama, hava savunma, yedek gemi getirme üzere süreçlerden PASEX’te kolaylık elde ediliyor. Ekseriyetle PASEX’ler dostluk bağlantısının varlığını da gösterir.”

“Normalde deniz varlığınızı arttırdığınız vakit ‘burası benim çıkar alanım, buraya gireni üzerim’ bildirisini verirsiniz. Burada 6 Ağustos’tan beri olanlara bakarsak faklı bir durum var. ABD’nin müdahale etmesiyle sonuçlanan Mısır-Yunan deniz yetki alanı muahedesi sonrası gemilerimiz tatbikat formunda bulunmuyor.

Gemiler savaş konuşlanmasına geçti. Gerçek bir savaş kurallarında bölgede bulunuyorlar ve tatbikat yapmıyorlar. Aksine, kendilerinin farkedilmesini engelleyecek önlemler alarak denizde bir savaşın oluşması ihtimaline karşı hazırlıklı bulunuyorlar.

Münasebetiyle bu bir tatbikat pozisyonu değil, savaş tertiplenmesidir. Teknik tabirle, stratejik konuşlanmadır. Bundan sonraki adımın çatışma olacağı varsayımına nazaran yapılmış bir tertiplenmedir.”

“Türkiye vuracağı ana kadar gücünü göstermeyecek. Türkiye vurduğu anda anlayacaklar gücünü. Türkiye o ana kadar gizli tutacaktır. Boksör sağ yumruğunu nasıl saklar, sol yumruk açar, sağ yumrukla vurunca devirir.

Bu bir sağ yumruk operasyonu. Muhatabınıza siyaseten iradenizi ortaya koyuyorsunuz, karşı taraf sizi dinlemeyince başka siyasi araçları kullanıyorsunuz.

Bunlardan bir tanesi diplomasi başkası ise diplomasinin gerisindeki askeri gücünüzdür. Türkiye diyor ki; biz seninle diyalog içerisinde değiliz.

Biz diyalog kuracaktık, sen emrivakilerle bu işi halletmeye çalışıyorsun. Art tarafta diğer ülkeleri devreye sokmaya çalışıyorsun.

Bu bölgede benim çıkarıma saldırıyorsun, ben bunu senin yanına bırakmam, burada konuşulacak bir şey yoktur. Diyalog çizgisinin kapandığı bu periyotta bundan sonraki süreç askeri güç kullanmak olur.

Türkiye karşı tarafın zihnine sokmaya çalışıyor, alışılmış ki anlayana. Bunun teknik ismi caydırıcılığın pekiştirilmesidir. Caydırıcılık pekişmezse gerisinden savaş gelir.” (Yenişafak)