ŞANSAL BÜYÜKA

Bu sene şampiyon adayım Trabzonspor… Galatasaray, formda bir Fatih Terim ile favori olur, formsuzsa plase… Her dönem güç, bu dönem Beşiktaş için daha sıkıntı… Fenerbahçe’de futbol işlerinin iyi yönetildiğini düşünmüyorum

Terim’i Terim yapan özellikler geriye gitti

Fatih Hoca’nın üç yıl öncesi üzere, gömleği terden sırılsıklam olacaksa, hoca maç boyunca yerinde duramayacaksa, alana büyülü dokunuşlar yapacaksa, ekip süratli oynayıp her yerde basacaksa, konsantrasyonu yüzde yüz alanda olacaksa, ilgi alanında yalnızca ekibi olacaksa, “Bu dönemin şampiyonluktaki favorisi Galatasaray” derim.

Lakin kabul edelim ki; Fatih Terim’i, Fatih Terim yapan ve Avrupa Şampiyonluğu dahil, büyük muvaffakiyetler kazandıran bu özellikleri son üç yılda çok süratle geriye gitti. Hoca, geride kalan son üç yılda bu özelliklerinden uzaklaştı. Neredeyse başarıyı tümüyle transferde aramaya başladı. Hakikaten son 3 yılda gelen 40‘tan fazla oyuncuya karşın, eski muvaffakiyetler, eski tesirli ve hoş oyun yinelenemedi.

Galatasaray, lig başlarken yine transfere tartı vererek savını sürdürmek istiyor. Ancak bu dönem bir fark var. Gençleştirme konusunda kıymetli ve radikal adımlar atılıyor. Bu, hakikat karar…

Şampiyonluk yarışında Galatasaray kadrosundan evvel, Fatih Terim’in formunu önemsiyorum. Formsuz Fatih Terim’e karşın geçen yıl şampiyonluk yalnızca iki golle kaçıyorsa, formda Fatih Terim ile Galatasaray bu yarışta favori olur. Formsuzsa plase…

Beşiktaş’ta ahenk var mı? Kuşkuluyum

Beşiktaş geçen yıl haklı olarak şampiyonluğu yakalarken; ortaya koyduğu o tesirli futbolu, o suratı, o büyük heyecanı bir daha yakalar mı? Çok emin değilim. Ayrıyeten lider, idare ve Sergen Yalçın ortasında yüzde yüz bir ahenk var mı? Bundan da kuşkuluyum.
Beşiktaş transfer komitesi üyesi Erdal Torunoğulları’nı hiç tanımam ancak önemserim. Transferin sıcak günlerinde, vazifesi bırakmasını manalı buldum ve açık konuşayım Beşiktaş ismine pek de iyi olduğunu düşünmüyorum.

Beşiktaş’ın geçen yılın şampiyonluk mimarlarından Rosier’i elinde tutması, Ghezzal ile anlaşmak üzere olması, en büyük transferden çok daha kıymetli ve değerli…

Alex Teixeira’nın “geliyorum” iletisini okudum. Buna karşın Aboubakar’ın yerinin dolacağını düşünmüyorum. Aboubakar hem kendi oynayan hem de kadrosu oynatan özelliklere sahipti. Çok hareketli oyunu ile çok boş alanlar yarattı. Larin’in patlama yapmasının ve 20 golün üstüne çıkışının tek nedeni Aboubakar’ın saha içi özellikleriydi.

Bu dönem her ekip, daha birinci haftadan başlayarak “şampiyona karşı” oynadığını bilecek ve Beşiktaş’ı yenmek, şampiyonu mağlup etmek için ekstra bir güç harcayacak.

Her dönem sıkıntı, bu dönem Beşiktaş için daha güç… Şampiyonluk yarışındaki sürpriz adayım Beşiktaş…

Ekuban satılmasaydı ‘banko’ derdim

Ekuban satılmasaydı, “Bu dönem şampiyonluk yarışındaki banko favorim Trabzonspor” derdim. Ekuban satılınca bu öngörümden “banko” sözünü çıkardım. Şampiyonluk yarışındaki favorim Trabzonspor…

Niçin Trabzonspor? Bu ülkenin en iyi bir-iki hocasından birine sahip… Abdullah Hoca’nın ekibe dokunuşu daha geçen yıl muhakkak oldu. İşini iyi yapan bir lidere sahip… İyi bir takıma çok kıymetli destekler yaptı. Bir grupta omurga son derece kıymetli… Yani kaleci, stoperler, orta saha ve santrfor… Bakmayın kaleci Uğurcan’ın Avrupa Şampiyonası’nı makûs geçirdiğine… Bu ligin en düzgünü… İki iyi stoper Edgar Ie ile Vitor Hugo devam ediyor.

Esasen güçlü olan orta alana Hamsik üzere fevkalade bir oyuncu geldi. İleride Gervinho, geçen dönem sonradan açılan Djaniny ve birinci dönemdeki formunu bulacak Nwakaeme çok iş yapar.

Ayrıyeten Trabzonspor’un güçlü bir Ankara lobisi, siyasi dayanağı, sıkı bir mahallî ve ulusal medyası, çok coşkulu taraftar takviyesi var.
Bu sene şampiyon adayım Trabzonspor…

Kâfi ki her kaybı hakemlere bağlamasın, bir yanlışlık yapıp kendi ayağına sıkmasın.

Kararsızlık ziyan veriyor

Fenerbahçe Lideri Ali Koç’un sanırım, bu üçüncü transfer dönemi… Liderin bu üç transfer döneminde elini çabuk tuttuğunu, Avrupa kupalarından elenmeden, lig başlamadan transferi bitirdiğine şahit olmadım.

Mali zorlukların, UEFA ve TFF kriterlerinin büyük düşünce yarattığını biliyorum. Lakin Ali Başkan’ın, makul mühletin dışına çıkan, “çok uzun kararsızlıklar” yaşadığı kanısındayım.

Bu, Fenerbahçe’ye ziyan veriyor. Ayrıyeten geç kaldıkça, alacağın futbolcunun kalitesi biraz daha düşüyor. Zira iyi mal kapanın elinde kalıyor.

Gördük ki, Fenerbahçe’nin kolay gol yeme alışkanlığı bu dönem daha hazırlık maçlarından başladı. Yeni alınan Caulker dahil stoperler çok ağır… Fenerbahçe geniş alanda yakalanınca rakibi asla yakalayamıyor. Çok kaliteli, çok çabuk bir stopere gereksinim var. Üçlü savunmada iki kenar adam “olmazsa olmaz” kural… Fenerbahçe’de bu iki kenar adamı yok.

Mesut Özil, İrfan Can, Pelkas, Zajc rakip savunmanın gerisine harika toplar atıyorlar, ancak bu toplarla buluşacak, golü atacak santrfor hala Fenerbahçe’de yok. Aklımdayken söyleyeyim; Muriç, Fenerbahçe’ye ilaç olmaz. Orta saha Mesut, İrfan, Pelkas, Zajc, daima kreatif oyuncular… Birlikte oynama bahtları yok. Kimi keseceksiniz, savunmayı bir Gustavo ile mi yapacaksınız, hepsi soru işareti…
Fenerbahçe’de futbol işlerinin iyi yönetildiğini düşünmüyorum. Şampiyonluk yarışında Fenerbahçe lakin sürpriz adayım…

Kimi futbol müelliflerine

Lütfen evvel alın terini, emeği, hoş oyunu, hak edeni kollayın, sonra tuttuğunuz grubu…

Yıldız adayı: Kerem

Galatasaraylı Kerem Aktürkoğlu günümüzün Türk futbolcularında olmayan çok farklı özelliklere sahip… Çok çabuk, çok süratli, çok hareketli, çok kıvrak… Hamle alanının bir bölgesini değil, her bölgesini kullanıyor. Kalabalık ve dar alanlardan iyi çıkıyor. Konuma rahat giriyor, akıllı vuruyor.

Kerem, İstanbul’da dağılmazsa, yeni dönem için isminin karşısına 15 gol, 10 asist yazıyorum. Umarım yanılmam…

Evvel hocalarımız değişmeli

Muhteşem Lig’de yeni dönem, en büyüğünden en küçüğüne kadar yerli hocaların imtihanı olacak. Dünya futbolu çok değişti.

Çok süratli, çok çabuk, çok hareketli oynuyorlar. Daima öne oynuyorlar…

Atletik kadrolar… Bizim 10-15 pasla ıkına-sıkına gittiğimiz rakip kaleye 3-5 pasla gidiyorlar.

Oyun karakterleri var, ne oynadıkları, ne yapmak istedikleri muhakkak…

Grubu değiştirmekle, oyun değişmiyor. Geçerli ve tesirli bir oyun bulun.

Evvel hocalarımız, sonra gruplarımız değişmek zorunda…

Yoksa, Avrupa hayal… Düşük düzeyli ligde kendimizi kandırmaya devam ederiz.

Tipi geçemezlerse dükkânı kapasınlar!

Galatasaray “köy”, Trabzonspor “kasaba” kadrosu ile berabere kaldı. Buna karşın enseyi karartmaya gerek yok. İkinci maçları kazanır ve çeşidi geçerler. Geçemezlerse dükkânı kapatsınlar, bu işi bıraksınlar.

Fatih Hoca maçtan sonra, “Futbolda şanssızlığa inanmam” dedi. Muhteşem haklı… Bir metreden gol kaçırmanın ismi ne vakit şanssızlık oldu. Daima kendimizi kandırıyoruz ya, “beceriksizliğin” ismini da “şanssızlığa” çevirdik.

Abdullah Avcı’nın Molde maçından sonra, “çok iyi oynadık”, maçın spikerinin de, “şiir üzere oynuyoruz şiir gibi” sözlerini çok yadırgadım. Kimle oynuyoruz, bir de ona bakın…

Daha çoook yayıncı ararsınız

Yasa dışı yayınlara mahzur olmaya çalışmazsanız…

Yayıncı aleyhinde kampanya yaparsanız…

Yayıncıya özel röportajlar vermezseniz…

İçerik olarak yayıncıya dayanak olmazsanız…

Bu ülkede daha çoook yayıncı ararsanız.

Eskimeyen müzikler

Yıllardır dinlediklerimizi, bu yıl da dinlemeye hazır olun.

İşte Türk futbolunun klasikleri…

Rakibimiz bizden daha çok istedi (Sende isteseydin, tutan mı var?)

Çok kolay goller yedik (Bu kolay gol nasıl oluyor, bir anlatsanıza…)

Hakem bugün bizi resmen doğradı (Kendi yanlışlarınız ne olacak?)

Çok şanssızdık (Beceriksizliğin ismi ne vakit şanssızlık oldu?)

Kapalı düşmanlarla uğraş ediyoruz (Şu bilinmeyen düşmanları 50 yıldır öğrenemedik.)

Önümüzdeki maçlara bakacağız (Bakma, oyna…)