Tecer, AA muhabirine, Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sıkıntısının büsbütün ortadan kalkmadığını, geçen yıl kasım – aralık aylarında görülen sorunun bu yıl tekrarlayabileceğini belirtti.

Müsilajı deniz suyu sıcaklığı, durağanlık ve karasal kirlenmenin meydana getirdiğini anımsatan Tecer, “Sıcaklığa bakıldığında ve mevsim normalleriyle karşılaştırdığımız vakit şimdi daha Marmara Denizi’nin 1,5 derece sıcak olduğu söz edilen çalışmalar var. Durağanlık devam ettiği sürece Marmara’nın soğuyamaması devam ettiği sürece ayrıyeten denize karasal kaynaklı kirliliğin deşarj edilmesi ile tekrar müsilaj problemiyle müsabaka riski her vakit var.” dedi.

Tecer, deniz yüzeyinde ortadan kalkmasına karşın derinliklerde müsilajın katman halinde devam ettiğine işaret etti. Karadeniz’den Marmara’ya olan akıntının aralık ayında artacağına dikkati çeken Tecer, şöyle devam etti:

“Müsilajın yine geri gelme ihtimalinin paniğe de dönüştürülmemesi gerekiyor. Sürecin takip edilmesi lazım. Bu aylarda Karadeniz’den kaynaklanan akıntıların düşük olduğunu biliyoruz lakin aralık ayından yahut kışın birinci aylarından itibaren bu artışın devam edeceğini de biliyoruz. Umudumuz, bu durumun denizin soğumasına da neden olacağı istikametinde. Böylelikle durağanlığın ortadan kalkmasına ve akıntının hızlanmasına da sebebiyet verir. Bir de doğal deşarjların vakit içerisinde denetim altına alınmasıyla bu müsilajın tesirini daha rahat atlatabiliriz.”

Bilhassa bölgede yaşayan insanların, insan kaynaklı kirleticilerin önlenmesi tarafında adımlarıyla müsilajın oluşmaması istikametinde adım atabileceğini söz eden Tecer, Etraf ve Şehircilik Bakanlığının da müsilajın önlenmesi için kıymetli çalışmalar yaptığının altını çizdi.

“Marmara Denizi’nden çıkan balık yenebilir”

Tecer, Bakanlığın denizde gerekli ölçümleri ve analizleri sık sık yaptığını vurgulayarak:

“Şu anda balık mevsimi, balıkçılarımızın kaygı etmemeleri gerekiyor. Vatandaşlarımızın, Marmara Denizi’nden tutulan balıkların yenmesi konusunda telaş duymaması gerekiyor. Müsilaj Araştırma Komitesi toplantısında Su Eserleri Balıkçılık Genel Müdürlüğünden uzmanlar da vardı. Daima olarak gerek denizlerde gerekse balıklarda, hem sıhhat sıhhat hem de kirlilik açısından gerekli ölçümleri yapıyorlar. Onların söz ettiği şey, balıklarda şimdi tehlike boyutunda sıhhate ziyanlı bir durumun olmadığı. Müsilaj bir gerçeğimiz aslında fakat ‘geri geldi gelecek’ tasalarına kapılmamaları gerekiyor. Süreci takip edeceğiz, bilimsel çalışmalara prestij edeceğiz ve bu mevzuda devletimiz ile üniversitelerimizin uzmanlarının çalışmalarına prestij edilmesi değerli.”