MEHTAP GÖKDEMİR Ankara – Eski SHP Genel Lideri, Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, “helalleşme”, “ittifaklar” ve “cumhurbaşkanı adayı” bahisleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Ofisinde bir ortaya geldiğimiz Karayalçın’ın açıklamaları şöyle:

CUMHURBAŞKANI ADAYI: İki yol var; ya ittifak partileri belirleyecek ya da 2018’de olduğu üzere kısmi ittifak olacak. O vakit da her parti kendi adayını belirleyecek. Parti tüzüğü üç seçenek olduğunu söylüyor. Birinci seçenek; pek işlerliği olan bir seçenek değil bana nazaran, biraz Amerikan önseçimlerine emsal bir formda bütün yurttaşların iştirakiyle CHP’nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi. İkinci seçenek; CHP üyelerinin adayı seçmesi ki benim arzum bu. Üçüncü usul de merkez yoklaması. Pratik olarak Genel Başkan’ın diyeceği isimdir. İttifak karar verecekse o karara uyacağız, artık kim çıkacaksa. Parti Genel Lideri cumhurbaşkanı adayıysa da partililere düşen, onun yanında bütün gücümüzle kalıp çalışmak olmalıdır. Fakat Parti Genel Lideri aday değilse ve ittifak karar vermeyecekse, ön seçim yapılacaksa bence kimin savı varsa herkes katılmalı. Kimsenin önü kesilmemeli, kimsenin önü özel olarak da temizlenmemeli.

GELECEK PROJESİNE YOĞUNLAŞALIM: Ancak asıl kıymetli olan bundan çok program, yurttaşlara sunacağımız bir ikinci yüzyıl projesi, bir gelecek projesi. Biz bir dertleşelim gerçekten helalleşelim, neydi bizim sıkıntımız, biz nasıl biz olacağız. İkinci yüzyıl projesi, gelecek projesi, bizi biz yapma projesi her neyse, bunun üzerine yoğunlaşmalıyız. Bunun üzerine bir koalisyon kurmalıyız.

BİRİNCİ ÜÇ MADDEYİ KABUL EDEN GELSİN (HDP ittifakta yer almalı mı?) Parti parti saymıyorum, lakin herkesin bunun içine girmesi gerektiğini düşünürüm. Bu ittifakın iki sağlam ayağı var. İYİ Parti ve bizim parti. CHP, İYİ Parti alakaları de kendisini test etti. Bu iki parti bir çerçeve çizerek Türkiye’nin bütün partilerine davet yapmalı, bu çerçevede İYİ Parti’nin hassaslıkları da CHP’nin hassaslıkları da yer almalı parti daveti açısından söylüyorum bunu. Üniter devlet olmazsa olmazımız. Daha doğrusu Anayasanın birinci üç unsuru. Cumhuriyetin temel kıymetleri. Bu üç maddeyi kabul ediyor musun, etmiyor musun? Kabul eden herkes gelmeli. Anayasanın birinci üç hususuna ‘evet’ dendiğinin açıklanması İYİ Parti’nin tabanında, ittifaka katılacak partiler açısından bir rahatlama yaratır. Ben Memleket Partisi’nin de buraya girmesi gerektiğini düşünürüm. Rıfat Serdaroğlu’nun partisi var, o da buraya girmeli.

TOPLUM KESİTLERİ KOALİSYONU: Çok geniş bir koalisyonu gerekli görüyorum. Partiler koalisyonu değil, toplum kısımları koalisyonu, olabildiğince genişletelim. Tıpkı İtalyanların 2006’da yaptığı üzere. Romano Prodi’nin başkanlığını yaptığı Sosyalist Parti 18 partili bir koalisyonla seçime girdi. İçinde herkes var. Bir metin hazırladılar, İtalyan seçmenlerine sundular. İtalyanca’dan Türkçe’ye çevirdik bu metni. Ben yıllardır bu ittifakın peşindeyimdir. O denli bir “zeytin ağacı ittifakı”nın metnini yazalım. Cumhuriyet Ağacı, Cumhuriyet İttifakı diyelim ya da Millet İttifakı. Ancak bu türlü bir metne gereksinimimiz var. Bu türlü bir metin bana nazaran kim lider olacak, kim cumhurbaşkanı adayı olacaktan daha değerli.

‘Genel Lider iyi niyetli’

‘BİZ’ OLMALIYIZ: Beşerler, örgütler geçmişte birilerine, muhakkak toplum bölümlerine yahut bireylere karşı bir olumsuz hal sergilediklerini düşünüyorlarsa bunun muhasebesinin yapılmasından yanayım. O muhasebeden hareketle özür dilenmesi, gönül alınması gerekiyorsa, gereğinin yerine getirilmesine inanan birisiyim. AKP idaresinde toplumu ‘biz’ yapan öğelerin neredeyse tümü ortadan kaldırıldı. Hasımlık periyodu başlatıldı. Ben yine biz olmamızı önümüzdeki devrin en temel sorunu olarak görüyorum. Öncelikle biz, biz olmalıyız, bir yeni hayat kontratını yürürlüğe koymalıyız.

HELALLEŞME: Helalleşme bizim kültürümüzde çok özel, bir ayrılış sırasında kullandığımız bir sözcük. Çok özel bir kültür. Ben çok severim helalleşmeyi. Fakat ben birebir vakitte solcu, toplumsal demokrat birisiyim. Bizde özeleştiri vardır.

KURUMSAL YAPIYA OTURTULMALI: Herkesin hassaslığının çok yüksek olduğu bir periyotta, yanlış izlenimlerin verilmesine neden olabilecek çıkışlar, tabirler, istenilen sonuçları vermeyebilir. Cumhuriyetin 100’üncü yılına yaklaşıyoruz, bir bütünsel kıymetlendirme yapılması kelam konusu ise, onun da bir kurumsal yapıya oturtulması gerektiğini düşünürüm. ‘Örgütüm, partililerim ne diyor?’ Bu bir kurultay olabilir, bir Parti Meclisi değerlendirmesi olabilir. Özeleştiri yapılacak hususlarda bu türlü bir karar sürecinin işletilmesini tercih ederim.

GEÇMİŞİMİZ KIYMETLİ: Sayın Genel Başkan’ın iyi niyetli olduğuna yüzde yüz inanıyorum. Lakin kolektif karar süreçlerinin işletilmesi açısından, evvelce tartışılmasını sağlamak iyi olur diye düşünüyorum. Öte yandan partimizin idare sisteminin toplumda yarılmalara yol açtığı savı hem örgütlenme yapısı, hem siyasi olarak tartışılması gereken bir şey. Bunun tartışılmasını isterdim. Bizim geçmişimiz değerli, bugünümüz de kıymetli hiç kuşkusuz. O nedenle Sayın Genel Liderimiz bu türlü bir çıkış yaparken, mevzunun bu taraflarını de dikkate alsa iyi olurdu. Hiç olmazsa bundan sonra yapılabilmeli. Biz geçmişimizle kıvanç duyuyoruz. Sonuçta geçmişimizdeki yanlışlıkları tartışırız. Bunu kamuoyuyla paylaşma kararı alırsak onu da paylaşırız. Partimizin 100’üncü yılı cumhuriyetimizin de yüzüncü yılı. Bunlar tahminen partinin geniş platformlarında düşünülebilecek, konuşulabilecek mevzular. Bunlar olmadan partinin geçmişinin ‘zan altında’ kalacağı çeşit değerlendirmeler partide keder yaratır.