İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya bir kısım sanıklar Ses ve Manzara Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile iştirak sağladı. Eski Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı, eski İstanbul Jandarma İstihbarat vazifelisi astsubay Hacı Şefik Şimşek, devrin Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü vazifelisi Gazi Günay ve eski Trabzon Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde vazifeli polis memuru Mehmet Ayhan’ın da ortalarında bulunduğu bir kısım tutuksuz sanık ve taraf avukatları da duruşmada hazır bulundu.

Tutuksuz sanık Faruk Sarı savunmasında, kendisi için mütalaada Hrant Dink’in failleriyle irtibat halinde olduğu teziyle ilgili olarak “Ben kendi personellerimi tanımazken oradaki bireyleri nasıl tanıyayım. Failleri tanımam onlar da beni tanımaz. Benim zanlılarla hiçbir irtibatım ve münasebetim olmamıştır.” dedi.

Örgüt meskenlerinde kaldığı savlarını kabul etmeyen sanık Sarı, FETÖ’nün faaliyetlerine katılmadığını argüman ederek beraatini talep etti.

Sanık Hacı Şefik Şimşek ise savunmasında, örgütle bir irtibatının olmadığını ve hiçbir sanıkla tanışıklığının olmadığını savundu. Bu dava nedeniyle 8 aydır tutuklu kaldığını söz eden sanık Şimşek, “63. celseden bugüne kadar evraka giren şeyler lehimedir. FETÖ terör örgütüne ait hakkımda bir sözün bulunmadığı görülmektedir. İltisakım yoktur. Bu cinayetle alakam yoktur. Agos gazetesi ve etrafına hiç gitmedim. Beraatimi talep ediyorum.” dedi.

Tutuksuz sanık Gazi Günay da İstanbul İstihbarat Şube müdürlüğüyle kontakt kurarak hata işlediği savlarını kabul etmeyerek, “İddialar hakikat değil. Keşif gayesi yoktur. Coşkun Aydın’ı yakalamak için valilik görevlendirmesiyle geldik. TSK hiçbir işçi görevlendirme yazısı olmadan vilayet dışına çıkamaz. İstanbul İstihbarat işçisi ile irtibat kurduğum söylense de cinayet öncesi ve sonrası irtibat kurmadım. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde tanıdığım emniyet mensubu yoktur. Cinayeti azmettirenler ve işleyenlerle alakam yoktur. Hiçbir vakit vatanıma ihanet etmedim, etmem. Beraatimi istiyorum.” diye konuştu.

Sanık Mehmet Ayhan ise savunmasında, suçlamaları kabul etmediğini, hiçbir evrakı yok etmediğini söyleyerek beraatini talep etti.

Olaydan 6 ay öncesine kadar Trabzon Vilayet Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde vazife yapan polis Muhittin Zenit, temel hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunmada, cinayet tasarısına ait bilgileri amirlerine aktardığını savundu. Erhan Tuncel’in istihbarat elemanı olarak kullanılmaya başlanmasının cürüm değil muvaffakiyet olduğunu savunan Zenit, “Olmaması için elimden geleni yapmışım. Yasin Halay ile ilgili üç tane çalışma yapmışım. Ne olursa olsun öldürülecek diye rapor yazmışım. Öldürüleceğine ait raporları yazan benim. Ben raporları yazmışım, sonra niçin gereğini yapmamışsın diye sorgulamayın. Ben raporumu yazmışım efendim. Bu adam öldürülürse devlet ziyan görür diye yazmışım. Daha ne yapabilirim” tabirini kullandı.

Sanık savunmalarının alındığı duruşma, 15 Ocak Cuma gününe ertelendi.

SAVCILIK MÜTALAASINDAN

İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından celse ortasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan mütalaada, cinayet periyodunda Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı olarak misyon yapan Ali Poyraz hakkında, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “görevi berbata kullanma” cürümlerinden 8 yıldan 16 yıla kadar mahpus cezası istenmişti.

Mütalaada, yeniden cinayet devrinde İstanbul Vilayet Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Terör Olayları Kısım Amiri (Yüzbaşı) olarak vazife yapan Ali Barış Sevindik’in, “Anayasayı ihlal” kabahatinden ağırlaştırılmış müebbet, “kasten öldürme” kabahatinden müebbet, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak” cürmünden 15 yıla kadar mahpusla cezalandırılması talep edilmişti.

Sanıklar periyodun İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri Mehmet Ali Özkılıç ve Şükrü Yıldız’ın Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığında misyonlu sanıkları korudukları, FETÖ’nün gayeleri doğrultusunda hareket ettikleri belirtilen mütalaada, Mehmet Ali Özkılıç’ın “FETÖ’ye üye olmak” ve “görevi berbata kullanmak” kabahatlerinden 8 yıldan 16 yıla, sanık Şükrü Yıldız’ın ise “yargı misyonu yapanı, bilirkişiyi yahut şahidi etkilemeye teşebbüs”, “FETÖ üyeliği” ve “görevi berbata kullanmak” hatalarından 10 yıldan 20 yıla kadar mahpusla cezalandırılması istenmişti.

Sanık polis memuru Muhittin Zenit’in faillerle irtibatlı olarak Dink’in öldürülmesine yardım ettiği belirtilen mütalaada, bu kişinin “tasarlayarak taammüden öldürmeye yardım etmek”, “FETÖ’ye üye olmak”, “resmi belgeyi bozmak, yok etmek yahut gizlemek” ve “görevi berbata kullanma” cürümlerinden 25 yıl 9 aydan 43 yıl 6 aya kadar mahpus cezasına çarptırılması talep edilmişti.

Mütalaada, cinayet periyodunda Trabzon Emniyet Müdürü olan sanık Reşat Altay’ın da “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “resmi belgeyi bozmak, yok etmek yahut gizlemek” ve “görevi berbata kullanma” kabahatlerinden toplam 23 yıl 3 aydan 33 yıl 6 aya kadar mahpusla cezalandırılması istenirken, cinayetten evvel Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Lideri olarak vazife yapan sanık Sabri Uzun, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü tutuksuz sanık Ahmet İlhan Güler, cinayetten evvel periyodun Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç ve devrin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkında da, “görevi berbata kullanma” cürmünden 3 aydan 1’er yıla kadar mahpus cezası talep edilmişti.

Devrin Trabzon Vilayet Jandarma Kumandanı Ali Öz’ün,”Anayasayı ihlal” hatasından ağırlaştırılmış müebbet ve “kasten öldürme” cürmünden müebbet, öbür cürümlerden 10 yıldan 24 yıla kadar mahpusu talep edilen mütalaada, öbür sanıkların da benzeri hatalardan 15 yıl ila müebbet mahpus cezaları ortasında değişen oranlarda mahkumiyetlerine karar verilmesi istenmişti.

FİRARİ GÜLEN VE ÖZ’ÜN DE OLDUĞU 13 SANIĞIN BELGESİ AYRILMIŞTI

Mütalaada, 11 sanık hakkında ise tüm cürümlerden beraat kararı verilmesi istenmişti.

Firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Adem Yavuz Arslan, Ekrem Dumanlı, Coşgun Çakar, Halil İbrahim Koca, Mehmet Akif Yılmaz, Mehmet Faruk Mercan, Metin Canbay, Ömer Faruk Kartın, Serkan Şahan, Yılmaz Angın, Yunus Muharrir ve Zekeriya Öz’ün evraklarının ayrılması istenen mütalaada, sanık Onur Ateş hakkında ise yargılama devam ettiği sırada vefat ettiği için dava evrakının düşürülmesi talebinde bulunmuştu.