Türkiye’nin yerli ve ulusal savunma sanayi atılımında bir eşik daha aşıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizin hava savunma şemsiyesinde değerli bir yer tutacak olan HİSAR A+ sisteminin seri üretimine geçildiğini açıkladı.

TRT Haber’den Sertaç Aksan’ın derlediği bilgilere nazaran; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seri üretim muştusu verdiği sırada “Aslında bu son test birkaç ay gecikti. Sebebi, olağan kurallarda yurt dışından tedarik edilen bir modüle ambargo uygulandı. Sonra ne oldu? Yerli parçayı kısa müddette geliştirdik, füzemize entegre ettik ve işte kısa bir gecikme ile sonuca ulaştık” açıklaması, hem Hisar A+ projesinin hem de Türk savunma sanayiinin baltalanmak istendiğini bir kere daha gözler önüne serdi.

HİSAR AİLESİ HANGİ MİSYONLARI ÜSTLENECEK?

Türkiye’nin alçak ve orta irtifa hava savunma gereksiniminin giderilmesi maksadıyla, Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi Projesi (HİSAR-A) ve Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi Projesi (HİSAR-O) için birinci imza 2011’de atılmıştı.

Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-A) ve Orta İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi (HİSAR-O); sabit ve döner kanatlı hava araçlarının, seyir füzelerinin, insansız hava araçlarının ve havadan karaya atılan füzelerin imhasını gerçekleştirebilmeyi hedefliyor.

HİSAR-A, hareket halindeki birliklerin ve kritik tesislerin hava savunması hedefiyle sabit ve döner kanatlı hava araçlarının, seyir füzelerinin, insansız hava araçlarının ve havadan karaya atılan füzelerin 15+ km menzile kadar etkisiz hale getirilmesi için tasarlandı.

Hisar-O ise tekrar birebir misyonları bu sefer 10 km irtifada 25 km menzili kapsayacak formda geliştirildi.

SAHA DÖNÜŞLERİNDEN SONRA GÜNCELLEME GELDİ

Savunma Sanayi Araştırmacısı Anıl Şahin’e nazaran her iki sistemin de A+ ve O+ olarak güncellenmesinin temel sebebi alandaki kimi gelişmeler…

HİSAR-A’nın aylar evvel seri üretime hazır hale getirildiğini ve makul ögeleriyle alana gönderildiğini anımsatan Şahin’e nazaran bilhassa Libya’da karşılaşılan kimi durumlar hem Hisar A hem de Hisar O için güncelleme gereksinimini net olarak gösterdi.

Bu noktada, ilgili kolluk kuvvetinden menzil ve irtifa pahaları açısından bir artırım muhtaçlığının olduğunun iletilmesiyle Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı da bu istikamette çalışmalarını başlattı.

GELİŞEN TEKNOLOJİYE AYAK UYDURULDU

Anıl Şahin’e nazaran her iki sistem için de yapılan aktüelleştirme adımları aslında gelişen teknolojiye entegre olma emeliyle yapıldı.

“Gelişen teknoloji karşıdaki düşman ögelerin size daha farklı uzaklıklardan saldırabilme yeteneği kazanmasını beraberinde getirdi” diyen Şahin, şunları söyledi:

“Hava savunmada artık alçak irtifanın yani makul bir irtifanın altının çok da operasyon alanındaki muhtaçlığı karşılayamayacağı ortaya çıkmaya başladı. Tabi 6-8 yıl evvel bu projeler geldiğinde, o zamanki gündem ve bakış açısıyla belirlenmiş birtakım talepler vardı.

Bilhassa hem teknolojinin gelişmesi hem de harekat ortamında görülen taleplerle birlikte gereksinimin bir üst sınıfa kaydırılması gündeme geldi. SSB de projeyi o biçimde bir kaydırmaya doğal tuttu. Artık menzillerin uzaması gerekiyor, irtifaların yükselmesi gerekiyordu ve bu adımlar çabucak atıldı. Sistemler A+ ve O+ olarak rezive edildi.”

KISA MÜDDETTE AMBARGO AŞILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı merasimde Hisar A+ füzesinin birinci defa ateşlenmesine dair manzaraların kamuoyuyla paylaşılmasına da değinen Şahin, bu adımın iki pahalı sonucu olduğu inancında.

“Esasen HİSAR-A+ kararının alınıp da birinci atışın gerçekleştirilmesi, yalnızca birkaç ay içerisinde oldu” diyen Şahin’in üzerinde durduğu birinci bedelli sonuç Türkiye’nin yerli ve ulusal Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemi’nin seri üretimine başlaması.

Şahin, “Bence çok daha değerli” dediği öteki değerli sonucu ise şöyle anlattı:

“Cumhurbaşkanı’nın bir cümlesi var; Bize dışarıdan gelmedi modül ve bu nedenle test gecikti diyor. Sonrasında da o modülün yerli ve ulusal imkanlarla üretildiğini bilgisini paylaşıyor.

Kelam konusu modül yaklaşma sensörü idi… Bu çeşit sistemlerde sensörle ilgili bu kadar kısa müddette yerli ve ulusal tahlil üretmek hakikaten büyük bir tebriği hak ediyor. Bence bu durum seri üretimden daha değerli bir gelişime işaret ediyor. O denli ki Türkiye; çok kısa müddette sistem güncellemesi kararı alabilen, bunun için çalışmalar yürüten, kritik bir kesim pürüzüne takıldığında da bunu kendisi üretebilen bir düzeye ulaşmış… Bu durum gelecek ismine son derece kritik…”