İhsan Dindar – Milliyet.com.tr 

Nasılsınız diye sorarak başlamak istiyorum söyleşimize. Ferdî tarihimizde unutulmaz bir yer kaplayacak olan bir sürecin içindeyiz… Pandemi günleriniz nasıl geçiyor?

Öncelikle herkese sevgiler. Pandemiden hallice diyelim. İnsanlık tarihinde yüz yılda bir denk gelen bir pandemi ile tanışmasaydık daha iyi olurdu ama yeniden de pandemiyi azamî efor ile sıhhatle atlatma imkanımız olduğundan şanslı sayılırız. Günler artık rutine döndü denebilir lakin alışılmış ki yeniden de kısıtlanmış olmak ve eski alışkanlıklardan uzak kalmak hala bir burukluk yaratmıyor değil.

Kelamı Hayda’ya getireceğim ancak bu süreç müzikal üretiminizi ne tarafta etkiledi? Kendinizi daha optimist ya da karamsar mı hissediyorsunuz?

Bu süreç beni biraz üretime yönlendirdi lakin beslenme kanalları da eskisine nazaran azaldı. Ben hayatın içinde olmayı ve gözlemlemeyi seven sonrasında da bunu müziklerine aktaran bir yapıdayım. Bu yüzden her şeyin dijitalleşmesi biraz ruhu yok etti güya insanlarda. Bu türlü düşünüyorum.

Geçtiğimiz yıl Buray ve Evrencan Gündüz ile birlikte bir şarkıyı dinleyicilerle buluşturmuştunuz. Sonrasında ne üzere çalışmalar oldu.

Buray ve Evrencan ile hoş bir projede buluştuk. Çok hoş yansılar aldık projemizden. Sonrasında Yarım Kalan ve Hayda isimli iki müzik yaptım. Bu periyot üretim manasında iddia ettiğimden daha sakin kaldım diyebilirim. Bu durumu pandemiye bağlıyorum.

Hayda “yeni devir arabesk” tarifiyle müzikseverlerle buluştu. Birinci olarak Hayda’nın öyküsünü duyabilir miyiz sizden? Öncesinde ve sonrasında kıymetli isimlerle çalıştınız…

‘’Hayda’’ aslında Ezgi Mola ve Tolga Çevik’in başrollerini paylaştığı Patron Memnun Son İstiyor sinemasının romantik bir sahnesi için bestelediğim bir eserdi. Pandemi sürecinde konutlara kapanınca; “Yeter artık arkadaşlarımla şöyle dışarı çıkıp yemeli içmeli sohbet etsem.” diye düşünürken, kendimi bu şarkıyı yine düzenlerken buldum. Bu özlem arabeske kaçan bir aranje yapmamı sağladı. Sevgili dostum Emre Altuğ dinlediğinde “Bir cins daha stüdyoya girersen ben sana bunu daha farklı okutmak isterim.” dedi ve iyi ki de bana bunu önerdi. Müzikte kendisi vokal koçluğumu yaptı. Sonrasında sonuç alışılmış ki çok daha iyi oldu. Canım arkadaşım Ece Uslu da hoşluğu ve tevazusuyla klibime renk kattı. Alaçatı’da Olgu Baran yönetmenliğinde çok eğlendiğimiz ve tam istediğim üzere bir klip çektik. Kendilerine teşekkür ediyorum.

“UMUT DOLU SÖZLER”

Müziğin soundu arabesk ögeler taşımakla birlikte temposu nispeten daha süratli. Bu noktada “yeni devir arabesk”i siz nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben birçok çalışmamda acısız ve umut dolu sözlerle etnik pop ve rock düzenlemeleri yaptığım için Hayda isimli müziğime ‘’neobesk’’ dedim fakat yeni bir kavram savunucusu olma niyetiyle demiyorum olağan bunu. ????

Arabesk uzun mühlet, dinlemeyenler tarafından pek de beğenilen karşılanmayan kimileri tarafındansa dinlemelerine karşın gizlenen bir olguydu. Bunlar geride kaldı. Sizce bunu aşmada kilit nokta ne oldu?

Bence bu durum yalnızca arabeskle sonlu kalmadı. 1950’lerde Amerika’da rock müziğin yasaklandığını, sonrasında yeniden rap müzik üzere öbür müzik tiplerinin de tüm dünyada baskılandığı dönemlere şahit olduk. Demek ki neyi baskılarsanız o daha güçlü bir halde öne çıkıyor. İnsanları tercihleri veya müzik zevkleri açısından rahat bırakmanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

“YENİ ŞEYLER DENEMEK İSTİYORUM”

Hayda bundan sonraki çalışmalarınız için bir ipucu taşıyor mu? Yoksa özel bir çalışma olarak mı kalacak?

Ben biraz aklına esen şeyleri o an yapma halinde sürdürüyorum mesleğimi. Bu yüzden sanırım yapmış olduğum hiçbir eser bir sonraki hakkında ipucu vermiyor. Birden fazla vakit çok daha yeni şeyler denemek istiyorum. Bu bana çok daha fazla zevk veriyor.

Konsersizlik bu makus günlerin en berbat yanlarından biri oldu. Lakin artık yavaş yavaş aktifliklerin de arttığını görmekteyiz. Bu süreçe müzikseverlerle buluşacağınız performanslar olacak mı?

Cümbüş dalı her türlü olayda birinci etkilenen alanlardan biri olduğu için bölüm olarak çok güç bir dönem geçirdik. Şu sıralar bu durum yavaş yavaş rayına oturuyor olsa da, ben kendi adıma 2022 yılından itibaren performanslara başlamayı ve bu süreci eser üretimiyle geçirmeyi tercih ediyorum. Umarım bu mühlet zarfında pandemi bizden daha da uzaklaşmış ve bölüm daha da olağanlaşmış olur ve tüm meslektaşlarımla birlikte müzikseverler ile gönlümüzce buluşuruz.