Birden fazla KOBİ, girişimcilerin klâsik işlere sermaye yatırmasıyla kurulurken kimisi de klâsik bir işin, çağın şartlarına nazaran yine yorumlanmasıyla hayat buluyor. İşte bu o denli bir muvaffakiyet hikayesi…

Dört nesildir fırıncılık yapan, 45 yıl evvel de bölüme ekipman üreten Toya Makine’yi kuran Yalçınkaya ailesinin son jenerasyon temsilcisi Serdar Yalçınkaya’nın ‘yeni kuşak fırıncılık’ işletmesi Bay Bread. Yalçınkaya, Bay Bread’i kurarken şu noktadan hareket etmiş: Tüketici başta ekmek olmak üzere fırın eserlerine her daim taze, mümkünse fırından çıkar çıkmaz uygun fiyatla ulaşsın, fakat bunu yaparken israf olmasın. Bu sonuca ulaşmanın yolunu da donuk eserde bulmuş. Serdar Yalçınkaya anlatıyor:

“Bütün eserler bizim merkez fabrikamızda ön pişirme sürecinde tüm kalite denetim süreçlerinden geçiyor, depolanıyor daha sonra da mağazalara ve kişisel adreslere sevk ediliyor. Münasebetiyle bizim üretim kadememiz ve dışarıda üretim yaptırdığımız tüm tesisler bizim kendi gruplarımız tarafından hem kalite manasında hem de besin güvenliği manasında denetim edilerek, denetlenerek en yüksek kalitede tüketiciye ulaştırılıyor.”

WhatsApp’tan sipariş

Bay Bread’in şu anda İstanbul’da 10 mağazası bulunuyor. Tüketiciler bu mağazalara giderek ya da WhatsApp’tan sipariş vererek eserlere ulaşabiliyor. Bay Bread eserleri ortasında ekmek çeşitlerinin yanı sıra poğaça, açma, simit, börek, çörek, cheesecake, kavanoz tatlılar, dilim pastalar, mozaik pastalar, kekler ve pizzalar bulunuyor.

Tüm bu eserleri ‘yeni kuşak fırıncılık’ konseptiyle tüketiciye sunduklarını vurgulayan Yalçınkaya bu konsepti şöyle açıklıyor:

“Yeni jenerasyon fırıncılık konsepti müşteri memnuniyetinin maksimize edildiği, üreticinin en ekonomik biçimde dünyayla rekabet edebilir üretim yapabildiği yeni fırıncılık modelidir. Burada hedeflediğimiz günümüzde artık lüks haline gelmiş sıcak ekmek ve unlu mamulün tüketici tarafından en sağlıklı ve en süratli halde ulaşılabilir olmasını sağlamak. Bizim hiçbir eserimiz mikrodalga ile ısıtılmak üzere dizayn edilmiş eserler değildir. Zira mikrodalga ısıtma teknolojisinin unlu mamullere uygun olmadığını biliyoruz.”

Evde-işte fırın

Yalçınkaya, Bay Bread eserlerini tüketiciye ulaştırmak için ‘Evde Fırın’ ve ‘İşte Fırın’ ismini verdiği iki proje de geliştirmiş. Burada gaye, tüketicilerin online kanallardan satın aldıkları donuk eserleri konutlarındaki ya da işyerlerindeki derin dondurucularda koruma etmeleri, gereksinim duydukları anda, gereksinimleri kadar eseri fırınlarında ya da tost makinelerinde ısıtarak tüketmeleri. Bu tüketim formunun bilhassa pandemi sürecinde arttığını belirten Yalçınkaya şunları söylüyor:

“Salgın nedeniyle dijital alışverişin ne kadar yaygınlaştığını ne kadar daha yeni hayatımızın içerisine girdiğini hepimiz görüyoruz ve yaşıyoruz. Bu nedenle 5 yıl evvel tasarladığımız ve hayata geçirdiğimiz yeni jenerasyon fırıncılık konseptimizi yüksek teknoloji fırıncılık tabirleriyle dijitalleşme platformuna taşıyoruz. Burada gayemiz Konutta ve İşte Fırın uygulamalarıyla tüketicinin konutuna dijital platformlardan, sipariş verdiği yahut klâsik usullerle temin ettiği eserleri konutlarında pişirerek sıcak ve taze yüzde yüz inançlı, hijyenik bir formda ulaşmalarını ve tüketmelerini sağlamak.”

Yemeğe de giriyor

Eser yelpazelerini ‘yemek menüsü’ ile genişleteceklerini de belirten Yalçınkaya, “Bay Bread satış kanallarının tamamında önümüzdeki günlerde satışa arz edilecek, bir donuk, doğal lezzetli yemek menüsü ile gelişimimizi devam ettiriyoruz. Beşerler konutlarında büsbütün inançlı formüllerle ısıttıkları eserleri, aileleri ve yakınlarıyla paylaşabilecekleri bir yemek menüsüyle karşılaşacaklar” diyor.

İsrafı da dondurdu

Unlu Mamul Makine Üreticiler Birliği Derneği (TUMMAB) Lideri da olan Serdar Yalçınkaya, ekmekte israfını önemli formda kaygı ediniyor. Yalçınkaya, “Dünyada besindeki kayıp oranı 900 milyar dolara ulaşırken, Türkiye’de bir yılda çöpe atılan 2.1 milyar adet ekmeğin mali pahası ise 1.5 milyar lira” bilgisini veriyor. Pandemi sürecinde donuk ekmek tüketiminin yaygınlaşmasıyla israfın da azaldığını gördüklerini belirten Yalçınkaya, “İnsanlar konutlarındaki derin dondurucuda ekmek ve unlu mamul depolayarak istedikleri vakit pişirerek yüzde yüz inançlı besine ulaşma imkanına sahip oldular. Tüketici gereksinimi kadar tüketti ve israf etmedi” diyor.