Çavuşoğlu, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Gençlik Merkezi’nde, 28 Temmuz’da çıkan orman yangınlarında traktörleri kullanılamaz hale gelen 16 çiftçiye yeni traktörlerinin teslim edilmesi için düzenlenen merasimde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türkiye’ye geçen gün Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi’nin geldiğine işaret eden Çavuşoğlu, “Artık mültecilerin inançlı bir halde ülkelerine döndürülmesi, gönderilmesi için memleketler arası toplumdan daha iyi bir dayanak görmeye başladık. Bu işin ciddiyetini biraz anladılar. Başta BM Mülteciler Yüksek Komiserliği olmak üzere, Suriye başta olmak üzere mültecilerin ülkelerine döndürülmesi için çalışmalarımız var.” diye konuştu.

Çavuşoğlu, en çok Suriyeliye konut sahipliği yapan komşu ülkeler Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak olarak bir inisiyatif başlattıklarını aktardı. Lübnan’da durumun çok berbat olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, insanları zorla iterek değil de İdlib’de olduğu üzere dönenlere eğitim, sıhhat ve istihdam yaratıcı projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

Avrupa’nın bugüne kadar Suriye’nin yine inşasına karşı olduğunu anlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Doğru. Savaş devam ederken bir ülkenin ya da bir yerin yeninden inşası gerçekçi değil. Rejimle ilgili hepimizin tavrı muhakkak lakin alanda temel muhtaçlıkları karşılamak bir ülkeyi yine inşa etmek değildir. Tıpkı şey Afganistan için de geçerli lakin şu anki Afganistan’daki durum nedeniyle insanları çabucak göndermek yanlışsız da değil, mümkün de değil. Bir muhatap da yok aslında.”

“TÜRKİYE’DE BU İŞİN BİR SORUN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ, TOPLUMDA BİR RAHATSIZLIK DA VAR”

Çavuşoğlu, daha evvel Türkiye olarak uçaklarla Afganları, evvelki hükümet ve idare periyodunda Afganistan’a gönderdiklerini tabir etti. Pakistanlıları da birebir biçimde gönderdiklerini belirten Çavuşoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Kovid-19 ile bir arada bu sorun daha da artmaya başladı. Değişik ülkelerdeki gelişmeler ve ekonomik meşakkatler sebebiyle de hareketlilik görüyoruz. Bu global bir problemse milletlerarası toplum olarak daima birlikte bu sorunu çözmek için çalışmalıyız. Türkiye’de bu işin bir sorun olduğunu görüyoruz, toplumda bir rahatsızlık da var. Bu işe yalnızca güvenlik açısından bakmak da hakikat değil. Irkçı ve faşizan bir yaklaşımla bakmak son derece yanlış. Başka taraftan toplumsal bir sorun ise bunu daima birlikte sakin bir halde değerlendirip yani yeni siyasetler üreterek buna bir deva bulmak gerekiyor. İçişleri Bakanlığımız başta olmak üzere tüm ilgili kurumlarımız çalışıyor, bu manada da gerekli altyapı çalışmaları da sürüyor.”