Ağız yolu ile alınan her türlü yiyecek, içecek ve ilaçlar karaciğerde metabolize edilir. Bu süreç ile hayat için gerekli protein, karbonhidrat, kolesterol, vitamin üzere unsurlar üretilirken bedene ziyanlı toksinler ise safra içine salgılanarak dışkı ve idrar yoluyla bedenden uzaklaştırılır.

Karaciğerimizin yıllar uzunluğu sıhhatsiz besinler ile müsabakası vakitle karaciğerimizde bir yıpranma ve hasara yol açar.

Karaciğer detoksu denildiğinde; vakit içinde alkol, ilaçlar, sıhhatsiz yiyecek ve içecekler, işlenmiş katkı unsurlu besinler yüzünden yorulan karaciğere bir rahatlatma gayesi ile uygulanan beslenme değişikliği kastedilmektedir.

Omega-3, selenyum, glutatyon, C vitamini, E vitamini içeren antioksidan içerikli yiyecekler karaciğere yararlıdır. Glutatyon karaciğerde üretilen ve karaciğerin detoks kabiliyetini sağlayan temel antioksidandır.

Yaşlanmaya ve beslenme yetersizliğine bağlı vakitle glutatyon depoları azalır. Bedenimizin glutatyon depolarının yüksek tutulmasını sistein, sülfür, selenyum, C vitamini içerikli besinler ile sağlayabiliriz.

Glutatyon imalinde sülfür değerli bir elementtir. Sülfür metionin ve sistein içeren yiyeceklerde doğal olarak bulunur. Bu yiyecekler içinde kırmızı et, balık ve tavuk eti, brokoli, lahana, karnabahar, sarımsak, soğan, peyniraltı suyu en kıymetlileridir.

Çilek, turunçgiller, papayalar, kivi ve dolmalık biber üzere C vitamini tarafından güçlü besinler de glutatyon depolarını dolduran yiyeceklerdir.

Tekrar selenyum da glutatyon üretimi için temel elementlerden birisidir. Brezilya cevizi, ton balığı, sardalya, somon üzere balıklar, yumurta, süzme peynir, karaciğer, ayçiçeği çekirdeği, esmer pirinç, buğday, soğan, sarımsak, mantar selenyum açısından güçlü besinlerdir. Brezilya cevizinin yüksek selenyum içeriği nedeni ile günde 3-4 taneden fazla tüketilmesi önerilmez.

Ispanak, avokado, kuşkonmaz ve bamya üzere besinler ise direkt glutatyon içerirler lakin bu besinlerin saklanması ve pişirilmesi esnasında glutatyon düzeyleri düşebilir.

Zencefilgiller ailesinden olan zerdeçal isimli bitki ise baharat olarak yemeklerde kullanılır ve içerdiği kurkumin glutatyon sağlayıcısıdır. Tekrar silimarin isimli maddeyi içeren devedikeni bitkisi de karaciğerde glutatyon seviyelerini artıran bir besin desteğidir.

Kahve antioksidan tesire sahiptir. Günde 2- 3 fincan kahve içenlerde karaciğer enzimleri olan AST, ALT, GGT seviyelerinin gerilediği, karaciğerdeki sertleşmenin düzeldiği, karaciğerde siroz ve kanser gelişim riskinin azaldığı bilinmektedir. Lakin günde 3 fincandan fazla da tüketilmemelidir.

Ssağlıklı bir karaciğer için sağlıklı bağırsaklara sahip olmak gerekir. Bağırsaklarımızdan kalbe dönen kanın birinci evvel uğradığı yer karaciğerdir. Bu bakımdan karaciğer ile bağırsaklarımız ortasında yakın bir alaka mevcuttur.

Bağırsaklardaki ziyanlı bakterilerin sayısının artması da karaciğer yağlanması, iltihabı hatta sirozuna yol açmaktadır. Bu yüzden beslenme alışkanlıklarında bağırsaklarımızda faydalı bakterilerin sayısını artıran prebiyotiklerin ehemmiyeti de epey fazladır.

Sağlıklı bir karaciğere sahip olmak kısa vadeli uygulanan kürler ile değil lakin bir hayat üslubu değişikliği ile mümkün olabilir. Bunun için yapılması gereken birinci şey obeziteden kaçınmak, ülkü beden kilosunu korumak, idman yapmak ve sıhhatsiz besinlerden uzak durmaktır.

Sıhhatsiz olarak nitelendirdiğimiz ve uzak durulması gereken besinlerin başında ise karbonhidrat, doymuş yağ, trans yağ içeren eserler, işlenmiş besinler ve yüksek früktoz içeren şekerli içecekler gelmektedir.

Ekmek, unlu mamuller, tatlılar, pilav, makarna, patates kızartması, yağlı soslar, yağlı etler soframızda azaltılması gereken yiyeceklerdir.

Karaciğerin detoks kabiliyetini sağlayan temel antioksidan glutatyondur. Bedenimizin glutatyon depolarının yüksek tutulmasını sistein, sülfür, selenyum, C vitamini içerikli besinler ile sağlayabiliriz.