Bereketli Mahallesi’nde oturan evli ve 2 çocuk babası çiftçi Rifat Özcan, 20 Ekim 2020’de meskenine dönmedi. Bunun üzerine oğlu Aydın Özcan (48), yakınları ve mahalle sakinleriyle çevreyi aradı lakin yaşlı adamı bulamadı. Rifat Özcan’ın 09 RF 574 plakalı motosikleti, asker arkadaşı olan ve arazi sonu nedeniyle husumetli olduğu Kazım Tekeli’ye ilişkin Çubuklu mevkisindeki bitişikteki mısır tarlasında bulundu. Ayrıyeten tarlada olağanın dışında bir tümsek fark edildi. Şüphelenen Aydın Özcan, durumu jandarmaya bildirdi. Jandarma tümsek olan bölgeyi kazdığında, başında darbe izi bulunan Rifat Özcan’ın cesedini buldu. Vaka yerinde yapılan incelemede bir küreğe el konuldu. Özcan’ın cesedi, otopsi için İzmir İsimli Tıp Kurumu’na gönderildi. Cesedin bulunduğu tarlanın sahibi Kazım İnhisarı ile Rifat Özcan’ın tarla uyuşmazlığı nedeniyle 3 yıldan bu yana husumetli oldukları belirtildi. Bunun üzerine gözaltına alınan Monopolü, tutuklandı. Yapılan otopside Rifat Özcan’ın canlı olarak gömüldüğü ve saatlerce toprak altında kaldığı, ciğerlerinde biriken topraktan anlaşıldı. Tutuklanan Kazım Monopolü, ‘canavarca hisle adam öldürme’ cürmünden ‘ağırlaştırılmış müebbet’ istemiyle yargılanmaya başladı. Dava sonuçlanırken Kazım İnhisarı, ‘müebbet’ mahpus cezası aldı. Lakin Rifat Özcan’ın 2 çocuk annesi olan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. kızı Hatice Özkayran (44) ile evli ve 2 çocuk babası oğlu veteriner Aydın Özcan (48), karardan mutlu olmadı. Oğlu ve kızı, avukatları Cem Demirtaş’la mevzuyu üst mahkemeye taşıdı. Avukat Demirtaş, cinayette birden fazla kişinin yer aldığını, dava sürecinde güvenlik kamerası imgeleri ile HTS kayıtlarının gereğince incelenmediğini belirterek davanın tekrar görülmesini istedi. Lakin İstinaf Mahkemesi, bu talebi reddetti. Bunun üzerine Avukat Demirtaş, kararı Yargıtay’a götürdü.

‘YARGILAMADA GEREKLİ HASSASİYET GÖSTERİLMEDİ’

Davayla ilgili konuşan Avukat Cem Demirtaş, “Burada yaşanan 13 saat boyunca toprak altında can çekişerek, hayatını kaybetmiş 70 yaşındaki bir insanımız. Bu davada gösterilmesi gereken bir hassasiyet olmalı. Bizim beklediğimiz bu. Maalesef cinayetin en başından itibaren evvel soruşturmayla vazifeli bireyler daha sonra yargılamayla misyonlu şahıslar bu hassasiyeti göstermedi. Enteresandır, soruşturma evresinde olağanda terör hatalarında gördüğümüz kapalılık kararı veriliyor. Bu alışılmış bir durum değil. Sonrasında belge Nazilli Ağır Ceza Mahkemesi’ne intikal etti. Mahkeme yargılamanın akabinde vahşice işlenmiş bir hata olmasına karşın güya sıradan bir cinayetmiş üzere rahmetliyi öldüren bireye ceza veriyor” dedi.

’70 YAŞINDAKİ BİRİNİN TEK BAŞINA YAPMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Cinayetin vahşice ve organize işlendiğini söyleyen Avukat Demirtaş, güvenlik kamerası kayıtlarına nazaran hükümlü Aydın Özcan’ın 15 dakika içinde köy merkezinden cinayetin işlendiği yere gidip, döndüğünü belirtip, tek kişinin bu kadar kısa bir müddette cinayeti işleyemeyeceğini öne sürerek şunları söyledi:

“70 yaşındaki Kazım Tekeli’nin bu cinayeti tek başına işlemesi mümkün değil. Zira köy merkezinden cinayetin olduğu yere gelen hükümlü, rahmetlinin bedeninde 20 tane öldürücü kırık ve darbe bırakarak, öldürmüş. Akabinde motorunu iterek bir arıktan da geçirip, yaklaşık 600 metre öteye bırakmış. Sonrasında rahmetliyi gömüp, tekrar köy merkezine 15 dakikada gelmesi mümkün değil. Bu durum uzman mütalaasında da tespit edilmiş bir konu. Bunu 70 yaşında bir kişinin tek başına yapabilmesi mümkün değil”

‘ADALET İSTİYORUZ’

Rifat Özcan’a ilişkin motosikletin yanında bulunan bir peçetede, merhumun kanının yanında 1’i bayan başkası erkek 2 farklı kişinin daha DNA örneklerine rastlandığını hatırlatan Avukat Demirtaş, “Yani cürmü birebir işlediği kesin olan 2 kişi, ailenin ısrarlı taleplerine karşın 2017 yılından beridir maalesef tespit edilebilmiş değil. Tüm köy sakinlerine DNA testi yapılacağı söylenip, aile uzaklaştırılıyor. Rahmetlinin telefonu üzerinde hiçbir inceleme yapılmıyor. Yargılamanın en başından beridir tahlilde tesirli olacak bahis üzerine, şüphelendiğimiz şahısların telefon üzerinde, kaynak IP’ler üzerinde rastgele bir inceleme yapılmıyor. Rahmetlinin naaşıyla telefonu ortasındaki uzaklık 1 kilometre, bu da tespit edildi. Uzman mütalaası evraka sunuldu. Lakin bu gariplikle ilgili soru sorulmadı. Bunun yanında belgede bulunan HTS kayıtlarıyla ilgili çok önemli argümanlarımız var. Bununla ilgili HTS kayıtlarının tekrar talep edilmesine karşın, talepler sonuçsuz bırakıldı. Kamera kayıtlarıyla ilgili olarak aile, kendi imkanlarıyla kayıtları alıp, hiçbir yerde göremeyeceğiniz halde manzaraları seslendirip, belgeye sunmuş olmasına karşın mahkeme heyetinin ve savcıların anlayacağı halde belgede konulmasına karşın maalesef süreç yapılmadı. Google haritalardan bir bilir kişi üzere aile, haritaları çıkartıp, aralıkları, vakanın oluş örgüsünü yazılı olarak mahkemeye sunmuş. Mahkemenin ve ilgililerin yapmış olması gerekenleri kendileri yapmış olmasına karşın, talepleri sonuçsuz bırakıldı. Adalet istiyoruz. Belgeye bakan hukukçuların evrakı detaylı olarak okumaları, kanıtları değerlendirmelerini istiyoruz. Davanın baştan görülmesine hükmetmelerini sağlayacak bir bahis, zira bu kabahatin organize ve planlı formda işlendiğini düşünüyoruz. Öbür faillerin böylesine vahim bir cinayeti işlemiş ve dışarda olması bizim için daha müthiş bir durum” dedi.

‘DAVAMIZIN TAKİPÇİSİ OLMALARINI TALEP EDİYORUM’

Rifat Özcan’ın kızı Hatice Özkayran ise “Babam vahşice ve eziyet çektirilerek öldürüldü. Otopsi raporlarına nazaran 12-13 saat toprak altında can çekişmiş, tüm akciğerleri ve bronşları soluma anında kumla dolmuştur. Acımız büyük. Bu cinayette isimli tıp raporunda da belirtildiği üzere maktul ve sanıktan farklı olarak bir erkek ve bir bayana ilişkin DNA’ya rastlanmıştır. Cinayetin birden fazla şahısla işlendiği sabitken, sunduğumuz kanıtlar, 4 günlük kamera kayıtları incelenmeden yargılama yapılmıştır. Bizler evrakımızda aktif soruşturma yapıldığını düşünmüyoruz. Tekrar yargılanma yoluna gidilmesini istiyoruz. Hususa hassasiyet gösterilmesini tüm kamuoyuyla birlikte davamızın takipçisi olmalarını talep ediyorum” dedi.