Dönmez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Lideri Vladimir Putin’in canlı kontakla katıldığı Akkuyu NGS’nin üçüncü güç ünitesinin temel atma merasiminde konuştu.

Türkiye’nin nükleer güç alanındaki maksatlarına yaklaştığını aktaran Dönmez, “Bugün nükleer güç seyahatimizin en kıymetli kilometre taşlarından birini daha geride bırakıyoruz. Türkiye için yarım asrı aşan bir hayal daha gerçek olma yolunda süratle ilerliyor. Bugün üçüncü reaktörün temelinin atılmasıyla gayemize bir adım daha yaklaşmış olduk. İnşallah seneye de dördüncü ve son reaktörün temelini birlikte atarız. Akkuyu, 2023 yılında, yani Cumhuriyetimizin 100. yılında, güç üretmeye başlayacak. Türkiye, o gün orijinal bir güçle tanışacak. Akkuyu, 2023 yılında, yani Cumhuriyetimizin 100. yılında, güç üretmeye başlayacak. Türkiye, o gün orijinal bir güçle tanışacak.” dedi.

Dönmez, güçte kaynak çeşitliliğinin arttırılmasının kıymetine işaret ederek, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma gayemize yanlışsız ilerliyoruz. Türkiye büyüdükçe, Türkiye geliştikçe güce olan gereksinimimiz da artıyor. Güçte arz güvenliğimizi sağlamak için kaynak çeşitliliğinin artırılması ve sürdürülebilir güç arzının sağlanması öncelikli amaçlarımız ortasında. Nükleer gücün devreye girmesiyle de ithal kaynakların hissesi bir ölçü daha düşecek. Bu sayede güçte hem kaynağın hem de maliyetlerin daha yönetilebilir olması açısından değerli bir avantaj sağlayacağız. Tekrar Akkuyu ile birlikte, 7 gün 24 saat, ikim ve mevsim şartlarından bağımsız bir formda kesintisiz ve pak güç üreteceğiz. Bilhassa geçtiğimiz kış ağır mevsim koşullarından ötürü pek çok ülkede elektrik kesintileri yaşandı. Bu durum nükleer santraller üzere baz yük elektrik tesislerinin ehemmiyetini bir sefer daha ortaya koymuş oldu.”

“Türkiye’nin elektrik gereksiniminin yüzde 10’unu karşılayacak”

Santralin, Türkiye’nin güç üretimine sunacağı katkıları anlatan Dönmez, şunları söz etti: “Akkuyu’nun tasarımı çok sayıda doğal olay ve insan kaynaklı iç ve dış riskler en ince ayrıntısına kadar göz önüne alınarak hesaplandı. Akkuyu tam kapasite devreye girdiğinde yılda üreteceği 35 milyar kilovatsaatlik güçle, tek başına tüm Türkiye’nin elektrik gereksiniminin yüzde 10’unu karşılayacak. Akkuyu işletmede kalacağı yaklaşık 60 yıl boyunca 2 bin 146 teravatsaat elektrik üretecek. Sıfır emisyon bedeliyle elektrik üretecek Akkuyu, yeşil güç maksadımızın de kıymetli bir modülü haline gelecek. Akkuyu, yıllık 128 milyon ton, 60 yıl boyunca da 2,4 milyar ton karbon emisyonunu engelleyecek. Bu, 9 milyon hektar ormanın tutacağı karbon ölçüsüne eş bir sayıya denk geliyor.”

Dönmez, projenin, üst seviye yerli teknoloji üretimi ve yerli endüstrinin gelişmesi açısından da fayda sağlayacağına işaret etti.

Projenin, inşaat etabında en ağır periyotta 16 bin çalışanın alanda ter dökeceğini vurgulayan Dönmez, “İşletme etabında da inşallah 4 bin kişiyi Akkuyu’da istihdam edeceğiz. Bugüne kadar Akkuyu’da 70 bin adam/saati Nükleer Düzenleme Kurumumuz, 327 bin adam/saati de üçüncü taraf olmak üzere toplam 397 bin adam/saatlik kontrol gerçekleştirildi. 14 uzmanımız saha, inşaat ve montaj kontrollerine devam ediyor. Yakın vakitte bu sayıyı 40’a çıkarmayı hedefliyoruz.” dedi.

“Türkiye, nükleer güçle sınıf atlayacak”

Dönmez, nükleeri yalnızca elektrik üretiminde değil, ileri teknoloji üretiminde de kullanacaklarını vurgulayarak, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Özellikle son devirlerde haberleşme, telekomünikasyon, savunma, sıhhat, uzay bilimleri üzere alanlarda yakaladığımız muvaffakiyetin çıtasını, nükleer teknolojiyle bir adım daha öteye götüreceğiz. Türkiye, nükleer güçle sınıf atlayacak. Üst seviye yerli teknoloji üretimi için gereken ‘know-how’ transferiyle de yerli endüstrimizin gelişimine katkıda bulunacağız. Nükleer teknolojiyle birlikte, ekonomimize yaklaşık 6 milyar dolarlık yerli katkı hedefliyoruz.”

Proje kapsamında mühendislik eğitimi alan öğrencilere de değinen Bakan Dönmez, şunları kaydetti: “Bugün 186 öğrencimiz eğitimlerini tamamlayarak Akkuyu’da vazifeye başladı. 2029’a kadar bu sayı 468’e ulaşacak. Gençlerimizin bilgisi, birikimi ve en değerlisi de gücüyle, inanıyorum ki Türkiye, yakın vakitte nükleer teknolojilere ismini yazdıran ülkelerden biri olacak. Sözlerime son vermeden evvel, vizyonuyla Türkiye’yi nükleer güçle buluşturan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve dayanaklarından ötürü Rusya Federasyonu Devlet Lideri Sayın Putin’e şükranlarımı sunuyorum.”