Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Fatma Tunca, 1952 doğumlu bir konut hanımı. Son günlerde ismini toplumsal medyada sıklıkla duyduğumuz Fatma Hanım, 59 yaşında sosyoloji kısmında yüksek lisans öğrencisi oldu.

5 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. 17 yaşında evlendirildi, 18 yaşında anne oldu. Hayatı çocuklarını okutmakla, onları yetiştirmekle geçti. Fakat o, yarım bıraktığı eğitim hayatını tamamlama hayalinden hiçbir vakit vazgeçmedi. Çocukları üniversiteyi bitirdikten sonra okumaya başlayan Tunca; ortaokul, lise ve üniversiteyi Açıköğretim’den bitirdi. Bu yıl ise 59 yaşında yüksek lisansa kayıt yaptırdı. O artık 59 yaşında bir yüksek lisans öğrencisi.

‘KİMSE TAKVİYE OLMADI’

Fatma Tunca, yüksek lisansa kabul edildiğini öğrendiğinde büyük bir memnunluk yaşadığı söylüyor. “Gençlik hayallerimden birini gerçekleştirme fırsatı buldum” diyen Fatma Tunca, yakaladığı bu fırsatı ‘toplum baskısından kurtulup birey olmaya atılmış büyük bir adım’ olarak tanımlıyor. Fatma Tunca’nın içinde hiç bitmeyen eğitim aşkı, okuldan koparıldığı onca yılın akabinde tekrar okula dönmesini sağlamış. Okumak için hiçbir şeyin kendisini zorlamadığını, büyük bir hevesle okuduğunu söylüyor Tunca. Bu mevzuda ona kimsenin takviye olmadığını da bilhassa belirtiyor.

‘HAYATIN, YANİ SOSYOLOJİNİN DAİMA İÇİNDEYDİM’

Okumanın yalnızca kendi isteği olduğunu ve bunu da ona ilkokul öğretmeninin aşıladığını söyleyen Fatma Tunca, ilkokul öğretmeni için şu tabirleri kullanıyor:

“Bir öğrencinin başına gelebilecek en iyi, en idealist öğretmene sahiptim. 1’inci sınıftan 5’inci sınıfa kadar birebir öğretmenle okudum. Bizi her bahiste çok donanımlı yetiştirdi. Buradan öğretmenime kucak dolusu sevgilerimi, hürmetlerimi yolluyorum. Onu çok seviyorum. İsmi Altan Uran’dı.”

İlkokul öğretmeninin aşıladığı bu eğitim merakı Fatma Hanım’ı sosyoloji alanına itmiş. “Neden sosyoloji?” sorusuna Tunca, şu karşılığı veriyor: “Sosyoloji hayatın ta kendisidir. Ben de yaşayarak, gözlemleyerek, tahlil ederek doğal olarak sosyolojinin daima içindeydim, hepimizin olduğu üzere. Bunun için de sosyoloji kısmını seçtim.”

‘TOPLUMUN BAYANA BAKIŞ AÇISI TESİRLİ OLDU’

Fatma  Hanım, sosyoloji alanını seçmesinde, toplumun bayana bakış açısının da tesiri olduğunu söylüyor, bu durumu şöyle tabir ediyor: “Maalesef ataerkil toplumun bize biçtiği roller var. Erkek maddi taraftan ailesini geçindiriyor, bayanlar hem çocuk büyütüyor hem de mesken işleri ile uğraşıyor. Bu durum bayanları, dışarıdaki hayattan geri planda tutuyor. Vaktinde okutulsaydım hem meslek yapıp hem de çocuklarımı okutabilirdim.”

Hem meslek yapan hem de çocuklarını okutan birçok bayan olduğunu da vurgulayan Fatma Tunca, “Şimdiki süreçte kız çocukları okutulduğu için hayatın her alanında bayanlar var” diyor. Tunca, hâlâ okutulmayan kız çocukları olsa da kendi vaktine nazaran kıyasla daha az kız çocuğunun okutulmadığını, olumlu bir gidişat olduğunu söylüyor.

‘KENDİMİZİ SORGULAMALIYIZ’

Pekala, Fatma Tunca gençlere nasıl bakıyor? “Gençleri çok seviyorum” diyen Tunca, Z nesliyle birlikte eğitim hayatına devam ediyor. Öğrencilik devrinde rastgele bir jenerasyon çatışması yaşamadığını “Hayatta herkes kendine sunulan fırsatları yaşıyor. Her genç fırsatları ölçüsünde yetişiyor. Fırsatlar derken maddi manevi bütün fırsatlardan bahsediyorum. Sosyolojide bir terim vardır: ‘Tabula rasa (Boş levha)’. Bu tabire nazaran çocuklar boş bir beyinle doğarlar. Onları bizler davranışlarımızla şekillendiririz. Onun için gençlerin her küsurunda büyükler olarak kendimizi de sorgulamalıyız. Bedel yargılarımızı gençlere aktaramıyorsak, bu onlardan çok bizim sorunumuz” kelamlarıyla söz ediyor.

Geleceğin gençlerde olduğunu vurgulayan ve onlara gereken kıymetin verilmesi gerektiğini savunan Fatma Tunca, gençlerle hiç jenerasyon farkı yaşamadığını, herkesin vaktini yaşadığını ve fazla da kıyaslama yapılmaması gerektiğini belirtiyor.

‘BABAM, AĞABEYİMİ BÜYÜK BİR HEVESLE OKUTTU’

Fatma Tunca, ailedeki 4 kız kardeşten hiçbirinin okutulmadığını, babasının sadece ağabeyini büyük bir hevesle okuttuğunu söylüyor. Tunca’nın eğitim hakkı elinden alınmış bayanlara birtakım kıymetli tavsiyeleri var. “Eğitimlerine kaldıkları yerden devam etsinler. Bu bayanlara, ulusal medya kanalları duyuru yaparak yardımcı olabilir. Zira birçok bayan ne yapması ve nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmiyor. Kayıt vakitleri kamu spotu halinde duyurulup ne yapmaları gerektiği anlatılabilir” diyor.

‘HİÇBİR BAYANIN OKUMA HAKKI ELİNDEN ALINMASIN’

Fatma Tunca çok az ölçüde kayıt parası alınsa da bunu ödeyemeyecek bayanların olabileceğini söylüyor. Bu mevzuda bilhassa devletin bayanlara yardımcı olması gerektiğini vurguluyor. Bu mevzunun daha fazla duyurulması gerektiğini belirten Tunca, “Hiçbir bayanın okuma hakkı elinden alınmasın” ihtarında bulunuyor.

‘ZAMANINDA AÇMANA MÜSAADE VERMEYENLER SENDEN UTANSIN’

Bundan sonra vatanı ve milleti için çalışmak istediğini belirten Fatma Tunca’nın yüksek lisanstan sonraki hayali ise milletvekili olmak. “Allah herkese hoş işler yapmayı nasip etsin” diyen Tunca, bütün eğitim hakkı elinden almış bayanlara umut dolu şu iletisi iletiyor:

“Aç, Kardelen’im aç, herkese inat aç! Baharda müsaade vermediler açmana, sen de karda aç. Dağın en yüksek doruğunda aç ki kimse ulaşamasın. Vaktinde açmana müsaade vermeyenler senden utansın.”