15 Temmuz 2016’da Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe teşebbüsünde bulunmasının üzerinden 5 yıl geçti. Darbecilerin ele geçirmeye çalıştıkları, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Saraçhane’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye binası iki kritik noktaydı. O gece darbe teşebbüsünü önlemek için sokaklara çıkarak şehit olan 251 şahıstan bir olan Mehmet Güder, Vatan Caddesi’nde şehit düştü. Erol Bulut ise 18 vatandaşımızın şehit düştüğü Saraçhane’de darbeci askerler tarafından 2 kurşunla vurularak gazi oldu. Şehit Mehmet Güder’in oğlu İbrahim Güder ve 15 Temmuz Gaziler Platformu Lideri Erol Bulut o gece yaşadıklarını anlattı.

“NESİLLER BOYUNCA BU SANCAĞI TAŞIYACAĞIZ”

Her sene 15 Temmuz’un yıldönümünde o günü tekrar yaşadıklarını ve o geceyi unutmadıklarını belirten İbrahim Güder, “Babamızın şehit olmasından ötürü çok gururluyuz. Allah, en hoş mevti babama tattırdı. O gün ben de havalimanındaydım lakin şehitlik yahut gazilik bana nasip olmadı, babama nasip oldu. Bizler bu vatan ve millet için koşarak şehit olmaya hazır olan insanlarız. İnşallah babamın verdiği bu sancağı kendim taşıyacağım daha sonra evlatlarımızla jenerasyonlar boyunca bu sancağı taşıyacağız” dedi.

“MORGDAKİ BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZ GÜLÜMSÜYORDU, ORTAMDA ÇOK HOŞ BİR KOKU VARDI”

Güder, darbe teşebbüsünü öğrendikten sonra kardeşi ile birlikte havalimanına hakikat yürüdüklerini, tıpkı dakikalarda da babasının Vatan Caddesi üzerinde olduğunu lakin birbirlerinden haberdar olmadıklarını anlattı. Havalimanına yaklaştıklarında ise babalarının vurulduğu haberini aldıklarını söyleyen Güder, “Haseki Hastanesine gittik, hastanede vatandaşların üzerleri kanlar içerisindeydi, hatta birkaç tane ezilmiş araç da gördüm. Hastanenin önünde 20-30 tane sedye vardı, sedyelerin üzerleri daima kandı. Hastanenin morguna gittiğimde morg dolaplarının hepsinin dolu olduğunu gördüm. Hatta yerlerde, ceset torbalarında da şehitlerimiz vardı. Fakat, hakikaten hepsinin yüzünde gülümseme vardı ve orası o kadar hoş kokuyordu ki… Yalnızca kendi babam değil, bütün şehitlerimiz birebirdi. En son babamı yerde bir ceset torbasında gördüm. Orada birkaç tane misyonlu çek pasla yalnızca kan çekiyordu. Ona karşın hiçbir formda ağır bir kan kokusu vs. yoktu, tam bilakis ortamda çok hoş bir koku vardı” tabirlerini kullandı.

“BAKARSINIZ ALLAH BANA ŞEHİTLİK NASİP EDER”

Babasının o gece nasıl şehit olduğunu da anlatan Güder, “Babam dışarıya çıkmadan evvel arkadaşlarına ‘Bugün bu vatan ve millete sahip çıkmazsak, ne vakit sahip çıkacağız. Bakarsınız Allah bana bir şehitlik, bir gazilik nasip eder’ diyerek dışarıya çıkmış. Babam Vatan Caddesi’ne gittiğinde askerlerin sivillere müdahale ettiğini görüyor ve çok öfkeleniyor. Askerlere müdahale etmeye çalışıyor, o esnada da helikopter doruklarında dolaşıyormuş. Helikopterin daha sonrasında oraya iniş yapmak istediğini fark etmiş ve iniş yapmasına pürüz olmaya çalışmış. O sırada vatandaşlar müdahale etmesin diye helikopter etrafı üç sefer tarıyor. Oradaki polisler de iniş yapamasın diye helikoptere ateş açmışlar. Babam müdahalede bulununca gerisinden da vatandaşlar helikopterin inişine pürüz olmak için geliyorlarmış. Helikopterin içerisinde FETÖ’cü hainler varmış. Onlardan bir tanesi eline G3 silah alıyor ve babamı başından vuruyor. Babam yüzüstü düşüyor ve orada şahadet şerbetini içiyor. Vatanı, bayrağı olmayan insanın ne namusu, ne onuru hiçbir halde olmaz. Mevla’m kimseyi vatansız bırakmasın” dedi.

“BİZ BURAYA ŞEHİT OLMAYA GELDİK”

Değerli noktalardan biri Saraçhane İBB binası önünde gazi olan 15 Temmuz Gaziler Platformu Lideri Erol Bulut ortadan geçen 5 yılın akabinde gazi olduğu noktada yaşadıklarını anlattı. Bulut, “Ben 15 Temmuz akşamı Kağıthane’de bir iş yemeğindeydim. Saat 22:00 – 22:30 ortası FETÖ’cü katillerin darbe teşebbüsünde oldukları katılaştı. Baktım ki aşağıdan tanklar geçmiş, araçlar ezilmiş, trafik tıkanmış lakin beşerler oluk oluk meydanlara iniyor. Helikopter üstümüzden uçuyordu. Çok yakından ağır silahlarla ateş ediyorlardı. Dediler ki ‘Saraçhane’yi hainler basmış’ biz de çabucak buraya geldik. Buraya şehit olmaya geldik, bugün ölmeyeceksek ne vakit öleceğiz diye düşündük. Lakin, bunları söyleyen adam ben değildim, bunu söyleten Allah’tı” halinde konuştu.

“YARALANAN MEMURA YARDIM ETMEK İÇİN DÖNDÜĞÜMDE VURULDUM”

Gazi olduğu anı anlatan Bulut, “Saat 03.00 üzere ben burada havuzun dibindeydim. Hainler bizim bir kahraman polisimizi gayeye almışlardı. Ben bunu gördüm, uzun namlulu silahlarla gayede olan polisimize ‘hedeftesiniz memur beyefendi sağa geçin’ dedim. Havuzun içerisindeki polisimiz başka bir polis arkadaşına ‘devrem vuruldun mu?’ diye seslendi o da ‘Vuruldum’ dedi. ‘Gel seni alalım’ dedi, vurulan poliste ‘gelemiyorum’ deyince benim orada ciğerim yandı. Vurulan memura yardım etmek istedim. Tam yardım etmek için döndüm ki, beni vurdular ancak vurulduğunu çok hissetmedim. Ben bir daha dönünce bu sefer beni derinden vurdular. Aslında bacağım kesilmişti, damarlar falan kopmuş, onun tesiriyle ben suya düştüm. Bayılmışım, beni daha sonra hastaneye götürdüler. 5 defa ameliyat oldum” diye konuştu.

“ŞEHİT OLAN VATANDAŞLARIMIZI ÇOK KISKANIYORUM”

Bulut, “O gece bir karanlık gece olarak başladı ancak bir destan olarak bitti. Bugün olursa biz 250 bin şehit vermeye de razıyız. Şehit olan vatandaşlarımızı çok kıskanıyorum. Bazen bana ‘deli misin, iyi ki ölmedin’ diyorlar fakat o mevt sıradan bir vefat değil, o mevt peygamber efendimize komşu olmak için yapılan bir ölümdü” tabirlerine yer verdi.

Olay anında irtibat halinde olduğu iki polise ulaşmaya çalıştığını söyleyen Bulut, “Buradaki iki polis kardeşimize ulaşamadım, buradan onlara sesleniyorum. Bana ulaşırlarsa, dünya ahiret onların evlatları benim manevi torunlarım olur. Kendi torunlarımla birlikte onlarla da ilgilenmek isterim” dedi.